31 Ekim 2003

i think that i'm throwing, but i'm thrown.
olmadik semtlerin orta yerinde benny and joon
diye attigim cigliklarin geri geri kosarak
beynime konuslanmasini izin verdim su anda
plalist in azizligi diye bir sey soz konusuysa
su anda tezahur etmekte...
when i wake up well i know i'm gonna be
i'm gonna be the man who wakes up next to you
when i go out yeah i know i'm gonna be
i'm gonna be the man who goes along with you


kacmami gerektiren bir konu bulunmadigi halde
sacmalama kredimden yuksek dozda calmaktayim
kirmizi beyaz seker...

skorer erkekler ve telif hakki arayan kizlar
her daim gidilen barlarin eglence konusu olmustur
spot isiklarinin o puruzsuz cildinde biraktigi etkiye
kendin de karsindaki hatun silsilesi kadar tav oluyordun
itiraf et...
yanindaki kiz ise butun zavalliligiyla dakikanin onda biri
olan bir surede seninle "dudak kapmaca" oynuyordu
oynuyordu da o burun pudralanmaya gidilince
skor hanesindeki artis goz kamastiriyordu
fazla mal goz cikarmaz diyerekten
mallar hanesindeki artisin skor hanesine yansimasini izliyorduk.
barin obur ucundan bize sadece gulmesi kaliyordu
obur tarafta ise;
"egoma ego katarim, herkese de is atarim" edasiyla suzulen
un-female oturuyordu.

Balikcilar denizi kizila boyadigi zaman
Gazetenin biri bunu haber yapabiliyordu
Yapiyordu da cagrisim bazinda kimseyi uyarmiyordu
Fotografta kipkirmizi bir su goruyordum
Boris amcanin bahsettigi nehir aklima gelirken
Ellerini kullanmadan sadece disleriyle
Cikardigi cesetler geliyordu aklima…
Olu kanar mi diye sormak mi anlamsizdi
Yoksa gazeteyi katlayip bi kenara koymak mi?
karton kutunun sadece kapagini kapatmak yetmiyor bazi durumlarda
snob bir durum icinden kendimi siyirmaya calissam da
damagimdaki brandy tadi gitmemekte...
gecenin bir kisminda avare bir sekilde gezerek
bir gece oncesinde yuksek desibelde soylenen
Laid sarkisina gonderme yaptim kendi capimda.
elime tutusturdugum bir endorfin maddesi ve ben
olarak ikiye ayrilirkene...
guzel zaman gecti.

NoT: Abi bi tur versene be...

30 Ekim 2003

haftalik hakkimi kullandigimi ve coktan bitirdigimi varsayarak
susma tatiline mi cikmali yazmama tatiline mi cikmali?
her eylem icin centik atarak total belirleseydim
gorme duyum bu is icin kendi hanesine iki ya da uc centik atardi.
eminim ki...

I've never made a grave...
adios!
bazen kacmak
cozum
olmaktan cikiverdigi icin,
o
gipgizemli kapkararsiz
bombom
suratli
son
tuglayi cekeriz.

bazen ugruna yalan soyleyecek
hic bir sey kalmadigi icin,
sadece
bildik
tanidik
biricik
gercegi soyleriz.

ve bazen sevmekten korktugumuz icin
bildik
tanidik
biricik
kaybolusu yasariz.

L.C.

pierrot'a iyi baktigini varsayiyorum...
bir gun icinde acilan uc kitap
aslinda iki kitap...
tozlu raflara sahip olmadigim icin mi actigim kitaplarin
beni bir yerlere goturmesine izin vermeyeceksiniz
yoksa yeterince eskitemedigim icin mi onlari?

gelsene benimle dedi.
gitseydim ya onunla.
degisiklik olurdu.
degismis bir sehirde, eskilerimi arardim.
bulamadigim icin de;
isim bitmis olurdu.
rahat bir nefesle eve donerdim.
oysa evin hangi kentte oldugunu karistirdigim zamanlar...
ne guzel zamanlardi.

simdi notlarimi gozden gecirip temize cekerken
tekar aklima dustun
beni gorsen tanir misin diye tekrar sordum
ve beni tanisaydin hala...
belki bu kitabi da sen sokmus olurdun aklima.
ben de senin sehrinden tasiyip getirdigim bir suru seyin
arasina koyardim bunu da...

...
Gokcin elinin tersiyle itiverdi kadini. Ben itemedim; oysa, ellerimiz,dis goruntusuyle, birbirine cok benziyor. Nasil anladi kadin? Ama yaninda somurtup oturacagimi anlamadi; iste orada yanildi. Benimle bir yerde, yaniliyor kisi; bu yeri ben de bilemiyorum.
...
daha cok olmasini dilerdim ama sadece bu kadar var;

Biraz birseyler biliyorum tabii;
ama anlatmaktan korkar oldum.
neyi anlatsam, onu kaybediyorum.
Hemen bir ornek verebilirim -bunu anlatayim bari:
dunyanin her yerinde hirsizlik vardir.
hirsiz olmayansa pek azdir.
dogrusu ben gormedim.
herkes kadar gozum vardi - ki bunu alcakgonullulugumden soyluyorum.
ne desem, hani olur ya gunun birinde,deniz kiyisinda
kayalik bir yere gitmissinizdir,
elinizde bir sarap sisesi vardir;
ayaklariniz ciplaktir;
dalgalari seyretmissinizdir.
ya da boyle bir seyi hayal etmissinizdir
-pek farki yok nasil olsa...
bos bulunup da birine anlatirsaniz
-ki baska turlu bir sey anlatilmaz-
en gec iki uc gun sonra
"Gel!" der, "sana bir suprizim var".
hala alik alik bakarsiniz, ve ayiptir soylemesi,
bu yasa gelmissinizdir, hala bir seyler bekler,
supriz bir seyler olacak sanirsiniz.
(Tum suprizlerin!...
Sizden calinanlarla gerceklestigini
ve yeni bir sey gibi sunuldugunu unutup
-size de mustehaktir ya,neyse...)

sizi, sizin kayaliginizdan daha alcak bir kayaliga goturur;
elinize daha asagilik bir sarap verir,
ve "Hadi" der, "hadi,mutlu ol".

Sule Gurbuz - KaMBuR
cumhuriyet bayramlari ya da fener alaylarina dair hatirlanasi cok bir anim
olmadigindan dolayi midir
hislenemiyorum bir turlu.
fener alayinin kalabaligini yarip aldigimiz kirmizi balonlar
aklima iki seyi getirmisti...

kirmizi balon diye bir cocuk kitabi vardi
kipkirmizi bi balon...

ilkokuldaki torenleri sevmezdim
zorunluluk beni oldururdu
daha vucudumun tek basina gidip gelmeye ermedigi
bir zaman dilimiydi
anne kisi yanimda giderkene elimdeki o zamanlarin
en afilli ucan balonunu goren yasli bir adam
onu bilegime baglamami boylece ucmayacagini soylemisti.
soz bir kere dinlenir.
aradan 12 sana gecti
dun aksam aldigim balonu bilegime baglarken
baskasi icin de ayni harekette bulunmusum.
farketmedim.
kendimden olan birisiyle bunu tartismak zorunda degilim
ama buna mecbur ettin
ve ben butun yol boyunca sesimi yukseltip
surekli konustugum icin yoruldum.
beni yoruyorsun!
her seferinde cebimde bir peceteyle donuyordum
devlet malzeme ofisi anlarsin ne hatirladigimi yazsam..
neyse gecelim.

what does a hand with your hair in my dream?
e.e.cummings

yine iskaladim....

hep bir seyeri temize cekerken ya da toplarken goze batan ogelerden biriydin...
uzun zaman spot isiklari altinda gozlere gozukmeyen
ama bir kostebegin cikardigi sesi bile bilmeyen.
su meshur "kendi capinda" olma hikayen de burdan geliyordu sanirsam.
telefon defterini temize cekerken ne kadar az arkadasin
ve "yok" a kafa tutacak sayida dostun oldugunu gormek
seni neden sasirtsin ki?!
"Hatir gonul" diye ekledigin isimler;
olmayana "varlik" katiyorlardi.

herkesin sahip oldugu hayat, kendi hayati, herkesin en zoru
ve disinda kalanin asla anlamadigi ve her daim anlamamakla suclandigi.

Virginia Woolf bir kitabinda Shakespeare'in yazdigi hic bir seyi silmediginden bahsediyordu
Bunyelerin ironiyi ve elestiriyi kaldirabilitesi kisinin silgi kullanma
ya da karalama hareketi salinimiyla es deger sanirsam.
Sair "bir seyi silsen de karalanmamis edemezsin" derken hakliydi.
bizim zayifligimiz attigimiz geri adimdan kaynaklaniyordu.
atilmayan her adimda ise karsi taraftan uzaklasmasini saglayan
bir adim seziyorduk...
totalde mesafe bir adim aciliyordu.
elde var sifir.

28 Ekim 2003

"hic" i bekliyorum
ve iste bu yuzden gidiyorum...
karsilastirma yapmak anlamsiz biliyorum ama
evinin yakinlarinda nehir olmasini istemedigim bir arkadasim var
ege aydan kedinin azmisindan kadinin sarhosundan hoslanmazkene
ben bu gece neden sarap icmedigimi dusunuyordum
okunan kitaplar not alma basarisini asagi cekerken
hazzi arttiriyor mu emin degilim
ama sokagin sonu nehir olmasa da deniz...
beni sevmeyen olsun mottomu ve gudumu gelistirdigi icin
uzun sureli konusmalara dalabiliyorum insanlarin bazilariyla
ve paragrafin sonunda "beni sevmeyen olsun" derken yuzumde
aptal bi gulumseme olabiliyor.
cunku icinin bos oldugunu biliyorum.
aldatmak belki de guctur...
kendi partnerinizi aldatmasaniz da,
partneri olan birisinin sadakatine saldirida bulunabilirsiniz.
her iki durumda da aldatmissinizdir
ve her iki durumda da kendinizi guclu hissetmis olabilirsiniz.
"winner takes it all!" yalanina kapilmis bunyeler
kitli odalarda kalmali...
vardi aklimda
guzel bile diyebilirdim
ama sildim...
bilmiyorum...

27 Ekim 2003

nasilsin diye sordugum zaman bana "iyi" cevabini vererek basini cevirme hakkini
sana kim verdi bilmiyorum ama bunu yaptin...
bunu cidden bugun yaptin
ben dusundugum herseyde allak bullak oldum
beni kendi arkadaslarima mi rezil etmek istemistin bilmiyorum
anlamiyordum
anlam verememe durumu nuksediyor.
beni kirdigini dusunurken, sen tuttun beni kirdin.
beni neden kirdin?
asabim bozuk dedim ben bugun telefonda konusurken.
tesaduf ya da ust uste gelme kavramlarina inanmiyorum
senin de inanmadigini biliyorum.
anlamiyorum.
cok uzun sure (hafta,ay) karsilikli uzun sususlari yasayacagiz gibi bi his var icimde.
neden?
Bugun aslinda dundu... 26 Ekim 2003

"kolumu birak canimi yakiyorsun" her hangi bir filmde cok rahat duyabileceginiz sozler.
basiniza gelene kadar uzaktan bakacaginiz davranis bicimleri.
canimi yakmasini bekledigim en son insan bunu yapinca durdugum yeri sorgulamaya basliyorum.
tekrardan tekrardan...

sakinlesmiyorum cunku yapamiyorum.
bulasik yikarken cikardigim yuzuge bakip icinden gecemeyecegimi anladigimda,
seni icimden geciriyorum.
beni daha ikinci gorusunde o kalabaligin icinde kollarini acarak bana gelisin...
ve seni affetmemi isteyerek beni terkedisin...
ikisini de ayni saskinlikla hatirliyorum, yuzumde...

26 Ekim 2003

pierrot'u sirtinda tasiyan insana acilamayan telefonlar vardi bugun
rahatsiz oldum
ulastigim zaman dilimi icinde
yalniz olmayan bunyeler bana cevap verirse
haz esigimi dusurecegimi biliyordum
daha az bilip daha cok mutlu olmak istiyor muydum?
sormuyordum...
umarim iyisindir. aramadim...
you sure you want to be with me
i've nothing to give
won’t lie and say this lovin's best
leave us in emotional peace
take a walk, taste the rest
no, take a rest


hucrelerimin eridigini hissediyordum
sakin sakin oturdugum yerden siritiyordum
bu nasil bir zevkti
tek yapabildigim seyin zevki
hucrelerimin erdigini hissediyordum
bu sefer ki de kulak zarimi titreten bir hadiseydi
ki;
acinasi haller
anlamsiz es degerler...

i'm on my time with everyone...

allaaam bu nasil ask olecegim derdimden kuplelerini okurken
gectigim butun dalgalarin bosuna oldugu asikardi
dakikanin altmista biri araliklarla
elini ve kolunu tutuyordu
sonra gozunun icine bakip gulumsuyordu
ve bunun gibi bir suru sey muhtemelen
"bu senin kisiliginle ilgili" diye dile geldiginde
sevgi partikulu olan bunye
ben karsimda gelisen bu olaya seyirciydim sadece
iyi ki.

they only hit until you cry

zamanimi harcadiktan sonra cikip gelme eyleminde basariya kosanlar
beni gerip balkonlarda derin nefes almami saglar
cidden yorulmanin sonunda sakin sakin partikule donusesim var

But you were always one to stay the same girl
I know you want to be the rain
And i know that we would fall in there
For a time and then unfall again
...
And i know that you can feel the pain
Your eyes speak one hundred million knives


butun istiklali tek basima yurumenin verdigi haz/nefret ile islandim
islandigimi sandim
sapkami cikardim
bes dakika icinde numaralari turevleyerek tuslara bastim
sonunda yine kendimi tek'e dusmus yurur buldum
zaten tek'lerin donus saatiydi...
yuzumde tasidigim hic bir seyi biraz islattiktan sonra
eski zamanlari yad eden bi dialoga girdim bunyemle
o bana ne kadar zayif oldugundan ve usudugunden basediyordu
bense her zamanki gibi pamuktan demirden
ikisi de ayni ceker dedigi zaman
kusemiyordum bile ona
butun gun yanimda gezip butun gun ic sesimin dis ses olusun izleyecek...
yapmaz...

See you looking through me
Like you've unzipped the zipper
You hold the big picture so well
Can't you see that we're going to hell


yattigin yerden dogrulmadan bile konusmaya devam edebiliyordun
sanirim bunu ben de yapabiliyordum
gitmemeni istemem ve senin bunu kabul etmen arasindaki sure
benim seni unutmamda gecen sureyle hic bir zaman yuzme yarisina girmemisti
cunku birisi yuzerken oburu bogulacagini biliyordu
daha cok birbirlerine uzaktan bakip yarismamayi tercih ediyorlardi
bana verip verebilecegin tek sey bu kabuldu
sonrasinda zaten ne sen vardin ne de ben
"seni aklima dusuren bu yalanci yagmurlar" demisti sair
bense daha farkli bu cumle kurmak icin yanip tutusmuyorum
ama bu cumleyi bile kurmuyorum
geride kalan duyulan nefret adli kompozisyonda basi cekmiyorum
salonun en arka kosesinden izlemekle yetiniyorum
yapmasaydin keske diyorum ama yine de.


they say im mental but im just confused
thay say im mental but ive been abused
they say im mental cause im not amused my it all


vakti zamaninda cok begendigi bir oyuncak varsa ve bu o cocuga alinmazsa
once kizar sonra saldirganlasir en sonuda da;
oyuncagi kotulemeye ve aslinda begenmedigini bile soyler...
benim kizlarim var onlara soyluyorum...

My best friend took a week's vacation to forget her
His girl took a week's worth of Valium and slept


okuyasiniz diye degil...

25 Ekim 2003

this is a lie...
uyumak icin gidilen pamuklu dolgu maddelerinden
tutmayan uykulara maya calmak icin kalkilir
kalkilir da buraya gelinir
yazicidan ciktisini aldigim yazinin anlamsizligini dusunurkene
yazi belki anlam iceriyordu
ama benim aklima vakti zamaninda ciktisi alinan mailler geliyordu.
ve elimdeki yazi sirf bu yuzden degerini kaybediyordu.

aklima neden dustun?
basarisiz bir hayalin pesinden gittin oralara
telefonlari acip yakiniyormussun
bana da anlatmadilar, inanir misin kulak misafiri oldum...
benim kanimdan olan biri seni ovmeye basladiginda da
benim kanim cekiliyordu zaten
donem oldun gectin hayatimdan
seninle istek beklenti dus kirikligi ucgenine bile dusemedik.
cunku senin gordugun tek ucgen isik tayfindaydi...

donup bakmak sadece pesinden biri geliyorsa yapilmasi gereken bir eylem
su an o eylemi yapmiyorsam bi nedenim olmali (mi)
kaybedenleri oynayan bunyelerin alkol buhranlari sonunda
hep anlatacaklari vardir
kendileri haric yapacak kisisel cozumlemeleri vardir

i know someday you'll have a beautiful life
i know you'll be a star in somebody else's sky
why can't it be mine...


sinirsel hastaliklara nefret bazinda duygular besliyorum
sirt kasinmasi, ulser, migren, blah blah...
stay calm, make love...



bilmedikleri icin mi bu kadar rahat bahsediyorlardi
midem bulaniyordu
"ama bizim oglumuz cok iyidir" derken
onun gozunun icine bakamiyordum
onun oglu bile degildi
anlamsiz

uce kadar saymalarima baslasam mi
flash-back misali gozumde patliyorsun
sen o sandiktan cikmayali cok olmustu...

24 Ekim 2003

gunun cogunu evde gecirmek anlamsiz duygulara mahal vermekte
televizyona cikan bir kadin dans hocasi oldugunu soyleyerekten
dans etmeye basladi da ben sonradan farkettim
benim anlamsiz salinimlarim bile daha basarili
en azindan ben sucu alkole atabilirken
kadinin elinde hic kozu yok.

cesitli duygulari kucuklukten alip egitseydik bir suru dertten kurtulurduk
sadece o duygularin bize ait olmadigini dusunduk uzun bi sure
zaten bizim oldugunu ogrendigimizde de is isten coktan gecmisti

"hanim kos! idraktor dagitiliyor" edasiyla ekran basina gecen seyircilere
seslenmek icin duzgun bi cumle bulmaya calisan yaratik
buldugu duzgun cumleyi sarfettigi zaman idraktorden gecemedigini
ve dolayisiyla yalancilik ve hilecilikle suclandigini farketti
gozluklerini cikaran herkes, herseyin gercek rengini gorunce
yaratik kendi rengini kaybetmisti.
sorulan sorulari silahlarini kusanarak cevaplarsan
saldiri mahiyetinde pasifize olmanin otesine gidemezsin

bindigin butun dallari boyle kolayca mi kesecektin

derken birisi sen coktan o beyaz cizgiyi gecmis ve saldirmistin
oysa bu sadece bir sarki sozuydu saga sola yazilan
six million ways to die yazarken metroda
insanlar bundan bir fotograf sergisi bile yapabiliyordu
sense sadece duydugun cumleleri analiz edip saldirabiliyorsun.

aylaklik ve zevzeklik arasindaki ince ya da kalin olan cizgi beni cok germemekteyken
bazi bunyeler benden kirici olmak ve ahkam kesmek arasindaki ince cizgiyi bulmami istedi
uslup konusundaki samimiyetin bir turevi olduguna inansam da
aramak gerek hayatin anlami disindaki seyleri de...

uslup nedir? diye sorusun hala aklimda
gecenin bir koru olmustu ve biz o zamanlar -her zaman yaptigimiz gibi- dunyayi kurtariyorduk
o zamanlar bunu gercekten yapiyorduk
gidilen yollarin eskisehire ciktigi bir zamandi
ya da butun yollarin inatla eskisehire cikarildigi bir zamandi
uzun oldu gozler gormeyeli.
gorse tanimayip yine kalabalik caddelerde bakip geceriz
sanki hic bir sey olmamis gibi
gecmisin bir kismini silmek isteyen butun bunyeler gibi yapamadigimiz seylere yanariz...
icimdeki modifikasyon arzusunu yenemedim bir turlu
en son oturum acip kaparken bile kendimi
oze(rk)lestirdim...

sirada hayatimi modifiye etmem lazim

myself to go....
ya da
baby i'm ready to go...
and even left alone one day
ain't gonna change, it's not my world
before me there's a road i know
the one i chose myself to go


butun tabularimizin yanlis oldugunu bilsek bile napiyoruz?
iste bu yuzden degismiyoruz...
gecenin/sabahin special thanks'i bu sefer de rotten'a gitmekte...
satirlarda dolanan gozlerin bir kismi kendisiyle ilgili birseyler ariyor burda
cogu zaman bulamayan cunku anlamayanlara saygim var ama gecenin celebrity'sine bir alkis lutfen.

bu alkislar esliginde sahnede buldun kendini degil mi?
sen zaten alisiksin EgoMyLegOnun ruyalarindan...
bir o kadar da bulasiksin.
Rustik Me$e'ye kufrederek basliyorum cumleme
hakli oldugu icin tabiki bu kufur, ayip ettin.
normal insanlari hayata dahil edememek.
senden bir kez daha nefret ettim bu aksam.
istedigin kadar uzakta ol
istedigin kadar arkadaslarimla arkadas ol
bana insanca hic bir sey vermedigin hayatimin son zamanlari icin bu nefret.
ve keskin bir sekilde bunu nefret oldugunu bugun kavradim.
aklima gelince yuz kaslarimin harekete gectigi turden...
hersey gibi bu da gecici
biliyorum
ama su anki gundemimi teskil ediyor/sun.
"nasil kactigini izliyorum" izliyorum dedigi zaman hakliydi
pur dikkat izliyordu
belki aksamin sonunda soyleyecegi seye hazirlaniyordu
duygusal suistimal uzerine soyledigim bir ton seyin uzerine
bana sadece medeni cesaretinden bir parca uzatti gecenin sonunda
ben de anlamsiz takdirimi sundum ve o ana hic yakismayan bir sirt sivazlama.

duygusal buhranlari anlamsizca cok geride birakmis olmak anlamsiz.
nesin sen yani? hiper super bi yaratik misin bu hallere geldin
insani vasiflarina siyrilmis arkadaslarin infolarinda bunu ifsa ederkene
gulmek yetmiyomus demek ki

at kendini, hazir butun aksam patlayan dalgalari izledin...

23 Ekim 2003

gonna rain hard soon...

bu kadini canli izlemek icin neler verecegime dair uzun bir liste yapabilirim~

bugunku rehabilitasyon unitemizde karsimiza cikan isimler gayet bilindik. resmen arindigimi hissettim, hala uzerinde buhari tuten nesnelere karsi olan sempatim kadife ceket sempatisiyle esdeger degil.
asistan hikayeleri anlatmaya baslayinca karsi taraf biz de cebimizdekileri doktuk.
arada yapiyoruz boyle seyler...
cumlenin deliginden uc tane baglac gecirip cumlenin disina ciktigim zaman dugum atacak kelimem kalmadigi icin,
ucu acik cumle kuruyorum.
sabah gorunce animsiyorum insanlari ve ozledigimi aslinda cok bilmesem de.
kisiyi ve duyguyu.

"where's my life?" hatasina dusen sonra da gulen bunyelere inat kosturarak gidiyorum
gidiyorum da sonradan tikaniyorum, nefessizlik.

eglence bileti olmayanlara sehir hatlari vapurlarinda
eminonu tarifesini oneriyorum
bembeyaz kesilen suratlara gulerken tek basima
bana da guluyorlardi deli diye.
olseydim -ki belki az kalmisti- o an icin uzulecegim tek sey benim olmayan discmanin sahibi olurdu...
sinirli uyuyan bunyeler mi demeli yoksa gunun ustune tuy mu dikmeli
gece katmerlenen alt benlik ya da bilinc alti
sahneledigi performansla beni hayalkirikligina ugratti.
zaten bi o kalmisti.

haz etmedigim adamlara sarilmam doga otesi bir davranis benim icin
daha normal adamlara sarilamazken nerden cikti ki bu
yoksa yiten ben miyim derken nerden geldin sen?

kosuyordum kosmamam gerekiyo dizlerim parcalanicak diyorum kendime
ama kosmaktan durduramiyordum kendimi

anne kisi artik kendi basina gidip gelecegini soyluyordu
bir an panikledim kendi capimda

majesteyi gordum gecip gidiyordu
telefon vardi pixie'ye yemege gelecegini anlatiyordu
ama ben de ordaydim?

esir dusme durumumla ilgili olarak "20 gun" obegini telaffuz ediyorlardi.

bu kadari yeter ama bi gece icin...

EgoMyLegOnun gordugu ruyayla hic bir zaman boy olcusemem...
benimki de ne bir sahne vardi ne bir kopek ne de gonderme yapilan bir balik...
hem zaten bir kopek ve bir balik neden bir araya gelsin ki
yasam alanlari ayni degil
hele iki cakil tasi da varsa aralarinda...
kendi kendime bir son dakika golu atmak istiyorum
asiri saskinlik anlari az gelir ve yerlesir bunyeye...

oruc aruoba'ya olan hayranlik sapitma derecesine gelince
bukowskiyle ayni kaderi paylasacak sanirsam...
hani'de gecen su cumle; "dokunamadigin noktalardan gelir yasaminin anlami"
yillar once okunan caglar cakmaklardan birinde su tureviyle cikmisti karsima;
"dokunamadigin noktalardan gelir demistin anlami hayatin"
sene itibariyle fikir sahibi olmayan ben sadece ikisini de okumakla yetindim

ama nedir ki?
ben tutup size yasadiginiz butun duygular birbirinin turevi dedigimde hirladiniz
grinin tonlarinda birbirinizle yarisiyorsunuz
ve her seferinde sanki basiniza gelen bir tek ve ilk kez size olmus gibi anlatiyorsunuz.
uyanin bu aptal ruyadan..
there's no pill to save you neither blue or red
there's no answer to give you
anlam partikullerimi saga sola dagitamadigim icin aldigim hava gecirmez minderin icine koydum

simdi, sahip olmadigim bir seyle saga sola saldiramamanin eksikligini hissetsem de
anlam bakimindan benden cok daha geride olan insanlarin varligini seziyorum
eskiden buyukler siddetle kinarmis ya da eshefle kinarmis
ben de ikisi de yok; yeterince buyuk olmadigim icin mi
yoksa kinamak gibi bi istegim olmadigi icin mi...

...gecelim...

anlam veremedim, ustune basmak istedim.
...Let DowN...

22 Ekim 2003

kahretsin bilgisayar basina gecince aklima geldi adamin ismi...

uzun surmeyen yolculuklar da hafizayi bulandirmaya yetiyo, ne kadar ac olursa olsun bunye
pamuklu dolgu maddesiyle oynamak her zaman once geliyor.

gundeme dususunun dorduncu ayini kutluyoruz, bilmiyoruz acaba sen ne yapiyorsun
pek umursadigimiz da soylenemez...

EgoMyLegO yine benimle senkronize bir beyin lobunu calistiraraktan ayni fikre vardi.
hayatimizdaki butun insanlar birer evre ve hepsi gelip geciyor
bundan tam bes bucuk yil once biz insanlarla dost olmayi birakmisiz...
ama bir suru arkadasimiz var.

so what?
demek ki metropol bi mekanda bir saat daha fazla kalmanin bunyeye hic bir yarari yokmus
totalde 8 dakika olan konusmalarin kavga bazindaki agirligi daha fazla imis...

can our love... can our love demeden duramayan bunyem sabah radyoyu actigi zaman
o sesi duyunca pek bi sevinmisti de hani haberini alinca daha da sevinmisti
EgoMyLegO ya haber salmali, para biriktirmeli, sakin olmali...

bundan sonra camlica gazoz ve cekirdek dagiticam satirlari gezen gozlere
baksana vakti zamaninda cok eglenmisler...


21 Ekim 2003

hickirigimda bogulucam sanirsam
niye boyle zamanlarda ulasacak birisi yok
neden yok...
biraz uyku bile istemiyorum
bisi anlatmak istemiyorum
kahretsin ya
gozle gorulmeyen butun acilardan nefret ediyorum

iste bu yuzden! simdi anliyor musun beni
butun gece konusmanin bi anlami yok iste
sirf bu yuzden
sabah uyaninca bok gibi olabiliyor insan
hayatina giren cikanlar girip cikmakla yetinmiyor.
kahretsin!
sabah yataktan firladim sanirsam
aklima o film takilmisti
soru cumlesine doktum
sonra da goze gorunmeyenlere gorundum...

verdikleri haberler sadece beni aglatti
ben en son ne zaman aglamistim
ama insan su bile icemezse aglamaktan
titreyip kendine gelemeyen bunye sadece titremeyi gerceklestirirse

telefon sarilmanin da bi anlami yok cunku aranan kimse acmadi telefonu
tanrim su an olmek istiyorum galiba
ya da hayir olmek istemiyorum ama hayattan iptalimi istiyorum

kopek! biz senin cesedini kopeklere yedirmemis miydik?

inanamiyorum ve bana tek kalan inanamamak
bilincli bi sekilde hayat sinirlari disina tasanlar
neden bunu yapar?
ya da kimse bisi yapmaz da... neden bu olur...

aglamayi biraz daha kesmezsem
galiba kendimi yolda bir yerlerde dusurup kaybedicem.

canimi yakmandan o kadar nefret ediyorum ki. sen gitmemis miydin ya...
sen yoktun. varlikla yokluk gibi bile degildin.
cikarin beni bu kareden lutfen, olmek uzereyim.

20 Ekim 2003

himfs... himfs... himfs...
simdi hatirladim neden kizdigimi
onumdeki adam cok agir bi cuval tasiyordu
acidim
tabi ki kendime
ovulsa ne kadar iyi olur derken aklima geldi
kadife cicegi denen seyin bir tenle bulusmasi
hafizada cok kotu tadlar birakabiliyormus
bozulmus bir dilim salam bile cekici gelmeyebilir...
gozum patladi... sevmiyorum....

bugun sana anlatacak o kadar cok seyim vardi ki
en son dukkanin kapisinda beklerken cok sinirlerdim
ve herseyi yuttum

bu sabah uyanmadigima kanaat getirdim cunku uyansaydim hersey farkli olurdu oysa ayni grilik ve gerginlik devam ediyordu ve hala o gerginligin onlari genc gostermeyecegini bilmiyorlardi.

alternatif ortamlarda yapilan muhabbetlerin hic bir sekilde soru isareti uyandirmayacagi gunler yasiyorum
alternatif kelimesini "biz X onlar" zitligi icinde ele alamayan zihniyetlerin
bu cumleden bir kelime bile ellerine alamayacagi zamanlari da yasiyorum...

bugun uyanmamistim ya, hazir uyanmamisken cevremdeki cogu "herkes" gibi olmayi denedim ve basardim sanirsam ama zor is cunku kullanisli degil... hem de hic... estetik kismina karisamam...

tramwaydan inince yanimdan hizla gecip gitmesine karsi duyarsiz kalmaktan nefret ediyorum. bombos yanimdan hizla gecerken icinde olup ters tarafa kosmak istiyorum daha sonra bunu cekecegim bir filmde kullanmak ve gise rekorlari kirmak istiyorum ve hatta giseleri bile kirabilirim, bilmiyorum. aklim biraz karisik. bugun gozum patladi.

neden bu kadar aceleye getirdin ve bu kadar ozensiz davrandin? ya da gozden kacirdigim bir ozen var da ben mi anlamiyorum. duygusal suistimal. anne kisi uyandirdi beni ve tek duydugum "sacina basina bakiyorsun ama bu ellerinin ici neden bu kadar sert?" icimden gecen "ne saci ne basi ne avuc ici ya!!" oluyor ve selcuk erdem imdada yetisiyor "bi sabahta operek uyandir"...
duygusal suistimal: kendi gudunu doyurmak icin kendi duygusal boslugunu baskalarinin duygusal boslugundan yararlanarak doldurmak.
¤ id ¤ ego ¤ superego ¤ egomylego ¤ sell yourself just cash in ¤
ve evet bi daha soyluyorum; "evet, biliyorum"

19 Ekim 2003

pazar gunlerini evde gecirince bunye kendini evin her hangi bir alaninda kaybediyor
petek diye bilinen kalorifer hazneleri post-modern bir hal alinca abuk oluyor

tek bir pencereden sayamadigim kadar cok pencereye ucusunca alinganlik basliyor
kurulan cumlelerden gizli ozneleri cekip cikariyorum
nasil bir sonuca varmam gerektigine tam karar veremiyor
karar verir gibi olunca da zaten coktan baska bir pencerede oluyorum

evde gecirdigim son pazar gunlerini soverek gecirmek; anlam eksikligi
of'lama eylemi bunyelere yasak edilmeli
of'latan sey kurtulunan seyden her zaman daha hafiftir.

hafif stand yaparsak musamba getirmemiz gerekiyordu di mi?
unutmusuz, eteklerimzden yirtip iki parca sersek muhtemelen tatmin olursunuz

bir de su var;
egitici - ogretici - parmak uzatici - goze sokucu - parcali bulutlu can sikici - isiga gore yayilmaci

anlamsizliginda boguldu ve oldu dendigi zaman ben aciklamalar sayfasini uzun tutucam.

uzun sure boyle bos bakabilirim ve hatta bir anda klavyeye saldirdigim zaman fontu da garipseyebilirim cok uzun yazip hic bir noktalama isaretini de kullanmayabilirim bir kere bile enter'a basmadan bin satir yazabilirim...

hayatimin bir kismini idraktor dagitarak gecirirsem bu sefer bu olayin hic bir zevki kalmaz.
can mektubuna adam gibi bir cevap alamadigi icin zaten cok kizgin
bir de adinin burda kullanilan ilk insan ismi olmasina sinirlenebilir
ama coktan buyumus bile olabilir

placeboyu akillara sokan akillara kizmali mi bilmiyorum
ama bir playlistte dortluk sistemde kullanilmayan sayida placebo sarkisi olmamali.

biraz daha kelime musrifligi yaparsam artik kesin olarak konudan uzaklasmis oldugumu dusunucem.
turgut ve selim hayatin devamli bir oyun oldugunu dusunuyorlardi da
selim intihar etmisti.
kerke ve kerkesus ya da KudRa... ve EgoMyLeGo hayatin bir oyun oldugunu dusunuyordu da
kerkesus ya da KudRa... intihar etmisti.

uyarlama konusunda beni gececek butun bunyelere saygimi sunuyorum
once ruhumu alip oz turkcelestirmeyi dusunuyorum
cok bosta dolasiyor ve butun cereyanlarda kaliyor
deliklerinden hava sizdiriyor, seslilik konusunda bilgisayarin faniyla yarisiyor.

goze gorunmeyen hayallerde bir omuzda uyumak varsa
televizyon neden var?
goze gorunur hayalleri goze sokar : televizyon

televizyon karsisinda kocaman bir koltuk koymazsam
benim hayallerin onlarin hayalleriyle uyumlu degilse
KudRa... uyumlu hayal kiti mi icad etmelerini bekleyecegim?
yoksa butun hayallerimi endustriyel tasarim harikasi bir tiny diske yukleyip
cebime mi atmam lazim?

son gunlerde duydugum butun kelimeleri cumle icinde kullanmam mi lazim?

hayatimdaki hidden track leri bulmalari icin daha ne kadar beklemem lazim?

lazim?
*********************************************************
barisa rock, colaya fuck!

rock'n coke organizasyonuna tepki olarak barisa rock adli organizasyon ayni anda vukuu bulmustu istanbul il sinirlari icinde. ideolojik olarak catisan ama ortada kanli hic bir gosteriye mahal vermeyen bir cekisme soz konusuydu. iki festivale de katilmamis ikisinin de goruntulerini sadece bana yansitildigi kadar televizyondan izlemis birisi olarak ne cola'nin kapitalistligi ya da emperyalistligi beni ilgilendiriyordu ne de barisa rock'in yurdumun insani havasi. ama turk gencligi olarak benden beklenen barisa rock'a katilip herkes gibi (sanilan herkes gibi) rock'n coke'a tu-kaka! dememdi. ya da yaratilan hava buydu.

alti tane kola icerseniz eger cola fabrikasi muhtemelen elinde kaldigi icin size su yeni moda herkesin boynunda gordugunuz ve her kose basinda bir saticinin sattigi cep telefonlarini boynunuza asmaniz icin kullanilan aparatlardan veriyor. ve tabi ki uzerine kocaman ve renkli bir sekilde rock'n coke yaziyor. sekil semal konularina cok da fazla onem vermeyen ben isin faydaci yanina kacarak boynuma taktigim bu aparatla cuma ve cumartesi gunu sagda solda dolanirkene.......

cumartesi gunu saydam gunleri itibariyle izlenen bir dia gosterisinde calismayi yapanlar barisa rock festivaline gidip belgesel tadinda bir calisma yapmislardi. gosteri baslamadan once her grubun yaptigi gibi secilen bir sozcu cikip konusma yapti. bana kalirsa (ki bana gelene kadar bana bisi kalmaz) anlamsiz olan konusmayi yapan insanin cumleye once rock'n coke a karsi aldigi tu-kaka tarzinda baslamasiydi.

bir fotografci turkiye icin biraz sosyolojik biraz da siyasal bir konuyla ilgili bir kitap yaparken ortaya koydugu fotograflara bir de onsoz yazmak istemis ve eline kalemi alip zehir zemberek bir onsoz yazmisti daha sonra tabi burokrasiye takildigi zaman bir arkadasi "sen zaten fotograflarinla bunu yeterince ortaya koyuyorsun ve bu keskinligi bir de sozlerine dokmene gerek yok" demisti. hakliydi da. ortada yapilan cok basarili bir is varken bir de tekrardan bunu goze sokarcasina tepki toplamanin anlami yoktu.

gelinim sana soyluyorum kizim sen anla.

isin ironi kismini ben tek basima olusturuyordum cunku sadece o gun cantamin islevsel bir gozu sahip olmasi dolayisiyla o aparati evde birakmistim. kendimi o insanlarin arasina boynumda rock'n coke yazarak girerken dusunemiyorum.

bir ideolojiye sahip olmamak ya da bir ideolojiyi paylasmamak durumunda sahip oldugunuz hic bir ozel esyanin sekli semali rengi yazisi sizi ilgilendirmeyebilir. ama ideolojiye sahip olmamak hos gorulmeyen bir sey oldugu gibi kapitalist degilseniz sosyalist ya da komunist olmaniz gerektigini dusunen zihniyetler daha da hastalikli zihniyetlerdir kanimca.

*********************************************************
yasadiklarini kar sayma:
yasadigin kadar yakinsin sonuna;
ne kadar yasarsan yasa
sevdigin kadardir omrun..


dudaklarimi tum gucumle birbirine bastiriyorum
ve sonra tum gucumle ileri itiyorum
ama bunu ne kadar yaparsam yapayim
yine de yuzumden ayrilmiyorlar
yeni yollar denemeye koyuluyorum
bunyemi ne kadar doyurursam
devam etmeye de o kadar istekli oluyorum
gun geliyor, olmuyorum...

kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin
ve guclu hissettigin kadar guclu.
kendini guzel hissettigin kadar guzelsin..


beklemek fiilinin verdigi rahatsiz duyguyu
beklemediklerinin verdigi haz egale ettigi zaman
sevinmek yerine bu sefer de neden egale etmektense gecmedigini dusunursun
kendini guzel hissettirdikleri kadar guzelsin
beklenmeyenin cazibesi..
cazibe hanimin gunduz dusleri vardi bi de.

ikilik sistemde kendi halimde bi sekilde yer alirken
sorgulamiyordum rolumu...
uyusma bakimindan olmayan seceneklerim arasinda kendimi kaybetmiyordum
if six was nine diye sormuyordum ama onlar bana bisiler gosterirken dinliyordum sessizce.

gozlerinizi gormuyordum ama biliyordum malesef.

sana bir soru sormak istiyorum hem de daha once hic sorulmamis bir soru sormak istiyorum
nazim hikmet'e oykunuyorum da yine de cumlenin sonunu getiremiyorum
yani susmak istiyorum
birisiyle susmayi ozluyorum
ozledigim insanlari gormuyorum
gor(e)miyorum

sana kalkip "evet, biliyorum" desem
ne degisir ki

18 Ekim 2003

....
yasadiklarimiz yitirdiklerimizdir derdin
seni yitiremezdim

...
CagLaR CakMak
kalem kagidin azizligine ugramak gibi midir internet baglantisinin yavaslamasi ya da kopmasi.
akil nerde birakmistir kendini de cd ler cd romda unutulmaya baslanmistir.
uzaktan bakip ucuncu kulagi olmadigi gorulen insanlar hayal kirikligi yaratmali midir
yoksa ucuncu kulak arayanlar mi hayal olup ucmalidir?
cumlenin ozne ve nesnesini degistirince kime sinirlenilmelidir
sen anlayasin diye degil spor olsun diye denmez
sorunca bunyelerden birisi "birine yonelik mi" diye
agizdan cikan kelime boris vian'in aylarina benzedi
.havet.

sorulan butun sorulari bir adim hadi bilemedin iki adim arkanda biraktigin zaman
ve sana yonelen butun bakislar icin sirtini siper ederek
tam ortasinda dursan herseyin.
ama her seyin.
once anlamsizligini dusunsen her zaman yaptigin gibi sonra da anlamliligini.
neyi istedigini bilmeyisin gibi neyi sevdigini de bilmesen
ve once sevmediklerini listeden cikarmayi denesen.

cok beklesen, az'i senin olsa...

bilmeyenler merak edip sorsa
bilenler de inatla sorsa
ucuncu kulagimi nereye sakladigimi.

ic sancisi diye bir sey degil gozun gordugu
adi ustunde, ic'te kalirdi yoksa
hava alan her sey dis olmussa
ve sen de havani almissan
nesin ki nedir ki
teget kelimesi sadece duz olmayan yazilarda mi sempatiktir?
yoksa sadece cocuk sarkilarinda mi tavsanlar uc kulaklidir.

uc kulagini bir kenara biraktigin zaman mi
rahata erer bu konusmalar
yoksa ben yine senin yuzunu kaybettigim zaman mi

herkese yetisebilen cunku sahibi tarafindan yetistirebilen
bir demet laf olsaydim da saga sola satassaydim
oturdugum koltuktan baska bir yerde mi otururdum.

laflarin marjinal faydasi negatif paydaya gectigi zaman
beynimde onlara yer kalmadigi icinmi verimleri dusuyor
yoksa cok olduklari icin mi anlamlari yitiyor?

.yitmek.

bitmek
bir vakti (tam burda kesmek ve iceri kosmak, lise yillarina dair kalan tek seyi aramak ve tabi ki bulmak)

...
gitmek
kimi zaman bir oturancuha
bir vakte sigdirmak bin zamani
upuzun bir nefesi icinde tasir gibi gitmek
bir yolun bilinmedik bir yerinde durmak
ve olmadik yerinde oykunun
bitmek
...
MeSuT VarLiK


bir de aklima takildi cunku aklimdan once gozum takildi;
sinagrit baligi vardi, pullari vardi ve hic bir seyi begenmedigine kanaat getirmistik
edebiyat kitaplarimiza neden girmisti anlamamistik.
o zamanlar cogulduk ben ve GeYiK TeRaPiSTiMdik.
zaten sinagritin pullari da sayfalara bulasmamisti.
can desen bp den hic bir zaman adam gibi bi cevap mektubu alamamisti.



i`ll take advantage while you hang me out to dry
but i can`t see you every night for free.


Laf:
fazla pelu$ gecen iki gunden sonra aklima FeLseFiK'in yatagindaki pelu$ yatak ortusu geliyor. annesi hediye etmisti kahverengi ve sevimsiz, camur birikintisi gibi. ama sonra aklima tavan arasindaki kirmizi pelu$ minderler geliyo. himfs. camur tarlasi mi yureksokendeki gol mu? bilmiyorum.

Laf arasi:
insanlar her zaman etrfandaki insanlari "eskisi" kadar sevmek zorunda degilmis, ama ozne ile nesne yer degistirdigi zaman kiymik gibi anlamsiz sorular batar. hani batirmazlarda aniden kavradigi zimparalanmamis bi merdiven trabzani gibi. benzeten ve benzetilen arasina bir kopru kurma isi satirlarin uzerinde gezen gozlerin sahibine kalinca anlam kelimesini bes bin parcaya bolup yagmur gibi sacasi geliyo insanin. mi?

Laf ici:
Platon'dan bahsederken genelde magara ornegi verilir. felsefe hayatimin (olmayan hayatimin) en vurucu noktalarindan birini olustururdu bu ornek hep. bugun anliyorum ki deneyimlerdeki artis ne kadar fazla olursa gorece kavraminin yelpazesi o kadar genisliyo ve yuklenen anlamlar degisiyo. bilinen bir gercegi uzatarak ve susleyerek soyleme sanatinda kendime oncelik veriyorum. verdim gitti. (sana yukledigim anlamlari senmissin gibi dusunme aldanirsin, sen o anlamlarla sadece bende varsin)
adamlari magaranin icine oturturlar, yuzleri magaranin dibine donuk olur ve disariyi gormezler. nesneleri gorme sekilleri sadece duvarda yansiyan golgeleriyledir. ucan bir kus onlar icin beyaz kanatli ve turuncu gagali olmaktan cok kanatli kara bir golgedir. ne zamanki bu adamlari magaradan cikarirlar adamlarin idealar dunyasindaki nesnelerle gercekteki nesnelerin bagdasmadigi ortaya cikar. ya basarili bi sekilde aktardim bu hikayeyi ya da cok kotu sacmaladim.

16 Ekim 2003

gercek hic bir zaman gizlendigi yerden cikmaz
karsinda duran insanlar hic bir zaman yaninda durmaz
yaninda durdugu zaman o insanlari gormezsin
gormek istedigin insanlari da neden karsina alasin
neden kelimelerle boylesine oynarsin?

birinci agizdan kalibini cok sevmekle
bu kalibi insanlara kabul ettirmek arasinda fark vardir
melek olmakla melek misiniz sorusuna maruz kalmak da farklidir...
ciplakken konusma demis o sarkici
hakli mi? bilmiyorum?!

hic bir sey olmasaydi, ne giysi ne taki ne materyal
kim kimi begenirdi?
kendisinden baska insanin nesi kalirdi?
neden begenirdi?
gorece kavramina ne olurdu
kirmizi ne kadar kirmizi olurdu?

gergin ruh halleri yuzumun dinc kalmasini mi sagliyor
yoksa sadece ruhum gerildigi icin sirtimdaki kaburgalara igneliyor kendini?

15 Ekim 2003

gariptir ki sonunda ihlamur karanfile kavustum
ve tek istenenin evde oturmak oldugu bir gune daldim
yazdiklarimin hepsi sabun kopugu gibi gozukmese gozume
daha cok sevebilirim kendimi
yansimamda gozume carpan bir tutan sacla cozulmuyordu hersey..
koprunun isiklari miydi guzel olan yoksa kopruden gecerken sehrin isiklari mi?
diye dusunen bunyem bunu bi kenara not etmek istedigi zaman
gidecegi yeri begenecek bir mesaj haline gelmisti bu cumle..
devamiyla beraber cok tuhaf bir insan olduguma bir kez daha kanaat getirilmisti.

olmazdi boyle gerginlikler bu evde.
les , kpss , staj kelimeleri donmeye basladigindan beri
hersey bir garip...
sevmiyorum...

kalktigimda herkes gitmisti, bunu ilk kez olmasa da bu kez cok sevdim..
sabah acilan aile ici telefonlar her zamanki germe kat sayisina ulasti sonunda.
en son zamaninda.

settle down you never wanna see me drown diyen playlistler de ayri bi durum...

13 Ekim 2003



she says she's SpiNeLeSs but i guess not.. thanks.

ne yildizsin ne bir su damlasisin. istersem hic bir seysin.
ve yine istersem her seysin.
suyumsun, bulut parcamsin bazen sadece bir parca mavi'msin...
ne demisti sair,
sen gonlunu mavi tut...

yarim kalan bu dus bizim mi?
yoksa yiten ben miyim derken
nerden geldin sen?


gulumsedim cunku ben bunu o siraya gecen sene yazmistim
ve hala orda
biraz silinmis o kadar...

God put a sMiLe up on your face

ozlemek kelimesinde "oz"lemek gibi bir anlayis sekline gidebilir miyim
yani nesneyle once ozdeslesmek mi gerekiyor
ozunu kavramak
ozunu ozume katmak ondan sonra ozlemek
eger oyleyse bu durumu acikliyor
neden oz'lem duygusu tasimadigimi
bakilan fotograf albumleri yasartamayacakti ya bu gozleri

12 Ekim 2003

bir suru sey gordum su iki gun icinde.
hep gordugum seylerdi cogu.
ama aklim karisti yine de.
olasi is hayatimin ilk denemesini yasadim bugun.
neyse gecelim.
butun aklimda ucusan cumlelerden sonra burda boyle susmak.
MaHMut ve OsMaN oldu galiba.
sinir bozuklugu tabi.

9 Ekim 2003

bu ikisi muhtemelen cok iyi anlasacaklardi alt alta
ama blog'un bunyesini bilmem de benimki kaldiramazdi
yine ayni zamanlardan, saraplarin buza yatirildigi zamanlardan
ve hatta o yazi masasinin isiginin acildigi ayni gece ayni kagida yazilmisti bu da...

Sesin geldigi yone gider bulurum seni
Ben
Devrin en kucuk atini kosmus suvari
Bulurdum seni bir gorunup
Bir yok olurken yuzunde
Bir seyler unutmaliydim yuzunde
Teget gecmek icin her opucuge
Bir seyler animsamaliydim harikulade...

Sener Ozmen

hatta tarih bile atmisim, simdi farkettim...onbirtemmuzikibinuc...

normal mi sence sorusunu sordugum tek sey iliskimin bazindaydi
biliyorum cumle anlamsiz oldu.
yaptigin her hangi bir sey benim kistaslarima uymadigi icin soruyordum bu soruyu
ama baskasi da sormus bu soruyu
duraksamadan normal mi sence? demis...
kutladim, ne yapayim baska...

anlamsiz seylerden ne kadar cok bahsedersem asil konudan o kadar uzaklasacagimi biliyordum
kendimi ne kadar yorarsam fiziksel olarak zihinsel yorgunlugumu umursamayacagimi biliyordum
herseyi bilmeme ragmen hala neden hic bir sey yapamiyordum iste onu bilmiyordum...

bir sey olmali cok guzel bir sey hem de.
cunku her gecenin bir sabahi
her siyahin bir beyazi var... evet var... dediler...
ben de simdi o sabahi, o beyaz sabahi bekliyorum...
bu gozlerin daha once hic gormedigi bir sey olsun, muhtesem olsun.
agzi, dili, hisleri olmasin.
yazip cizdiklerime bakip insanlarin "anlasilan senin kafan karisik" demesine neden olmayacak bir sey olmali...

butun gun VeGa dinleyip kederimle tatli tatli alay etmek istiyorum,
mumkunse butun alaylarimin EgoMyLeGo ile yaptigim telefon konusmalarina benzemesini istiyorum...

ve evet, hala gucumu toparlamis degilim ama dunyayi kurtarmak istiyorum...!

8 Ekim 2003

ben icimi doktum ama blog'a cok geldi sanirsam,yuttu hepsini...

uzaktasin / cok uzakta...
inceden
kimseye belli etmeden
bagirmadan,cagirmadan
kufretmeden
dokmeden sesimi disariya
sana gebe kaliyorum
simsicak.
usulcacik yumuyorum gozlerimi
sonra birakiyorum
yanaklarimdan asagi
el salliyorsun
huzunlu bir guluse uyaniyor yuzun
sana dair
sonu acik cumleler kuruyorum,fisiltili.

kunut basak


odami toplamamla basladi sanirsam... ya da les'le...
hic bir fikrim yok nasil basladigina dair.
bunu odami toplarken buldum
sana verilmeyecekler arasinda bir yerde buldum.
bugun bir ara aklima gelmistin de sonra ne olduysa/ne yasattiysan
aklimda bile kalmadin...
bir keresinde sana, bana ait olmayan kelimelerle bir sey anlatmaya calismistim
bana ait olmadiklari icin pek orali olmamistin
onlarla ne yapacagini bana sormustun...
bunu da muhtemelen sirf o yuzden bir kenara kaldirmisim
kenara kaldirilan baska neler mi var.. .. ..

odami toplamaya basladim. yere dusenleri de toplamak istedim.
neden ki...
captain black
ama bos sadece paketi kalmis
mayis ayinin ilk gunune dair.

seni cok sevdigim gunlere dair kalan ender seylerden biri bu siir galiba.
bana ait olmayan kocaman ahsap bir ev hatirliyorum.
telekomunikasyon gunleriydi...
icilen butun saraplarin buza yatirildigi gunler...
sirtimiza degen tek seyin penyeler oldugu...
geceleri usuten tek seyin yalnizlik oldugu, yani kimsenin usumedigi gunlerdi...
aglak bir ses sakinlesmeyi bekliyordu ve odul gibi gelen bu sakinlesme sonrasi,
herkesin yattigi bir saatte aclimisti o yazi masasinin isigi
ve bu siiri buldugum her hangi bir kagit parcasina yazmistim.
uslubumu calmislar diye dalga bile gecmistim gece gece sairle.
gulumsedim bu satirin sonunda bunu cidden yaptim...
sonra sana ulasmadi..
sonra ben de sana ulasmadim...
sana en son ulastigim zaman sen bi otobuse biniyordun.
cok zaman oldu ben her eve donuste o otobusun ordan geciyorum
icimden hic bir sey gecirmiyorum
yapamiyorum... yapmiyorum... NuMB...

simdi oturmak zamani ve gozlerimi bos duvarlar yerine satirlara kilitleme zamani.
kulagimda o kadin vokal derdini mi anlatiyordu yoksa derdimi mi bilmiyorum...

7 Ekim 2003

gozum agrimaya basladi...

EgoMyLeGo: kendine iyi bak emi...
KudRa... : bu saatten sonra kendime iyi bakmazsam eseklik etmis olurum...

gozumun agrisindan olmem ama surunurum galiba.
odak noktasini sabit tutup yapilan butun devinimler basarisiz oluyor
ama odak noktasinin devamli degisiminde sabit kalmak gayet basarili oluyor
GeyikTerapisTim varken lisede o yazmisti buna benzer...
aklimda kaldigi kadar yazmak istiyorum,istiyorum.

kalemin ucundan cikan murekkebin biraktigi izin etrafinda donmeye baslayan dev dinazor dengesini kaybetti ve dusunce etrafindaki kedileri korkuttu. kapinin kolu bir ise yaramiyor sanabilirsin ama ben seni yine de seviyorum...

bugun liseli insanlari gorduk, koyun dedik. sonra nasil koyun oldugumuzu hatirladik.
sonra EgoMyLeGo ile konusurkende kendi miladimizi dusunup eski zamanlari hatirladik.
bugun cok sey hatirladik. uzun bir sure daha cok sey hatirlamamayi umuyoruz.
bir cana kiyabilirdim ama yapmadim. duruma dusmek var, dusmemek var.
iki tane baligim var MaHMuT ve OsMaN.
ama OsMaN arada kimlik bunalimina girip SuBuTi oluyor.

agiz dolusu hep birlikte;

I Have Become Comfortly NuMB...
cek o gozlerini ustumden...

degman! degman! degman!
bu sabah oldun,
ah ah, hem de cok kan kaybettin
euhehuheuh...

6 Ekim 2003

dort tane cicek goruyorum
uc tanesini bilmiyorum
bir tanesi yesil
hic birini gormuyorum

oyun mu oldugunu saniyorsun?
jete binip gitmek gibi mi?
a-a?
1 kere olsun...
and if you hear me talking on the wind
you've gotto understand
we must remain perfect strangers...

bakma dedin de, ben "bak"miyordum...
ya da ne diyim ki
oylesine bakiyordum.

5 Ekim 2003

gecenin bir vakti olmasi aniden gelen bir mesaja sevinmeyi engellememeli...
insanlar kisiliklerinden hic bir zaman siyrilamasa da varliklarindan siyrildiklari zaman...
"en guzel zamanlarin ne zaman?" sorusunun cevabi geliyor, anlasana...

sesime yansiyan ozgurlukten bahsederken birisi
baska birisi de bana kitalararasi ve hatta okyanuslar arasi guc toplamami soyluyor
arsinlanan istiklalken EgoMyLeGo zihnimdekilerin yansimasina mi back vokal yapiyordu ki...
yoo...
ayni dertten muzdarip iki insanin romanini yazmak istiyorum...
cok satmak istiyorum ama once butun arkadaslarimi satmak istiyorum...
beni burda kimse gormuyor aramizdan birini secip yakmak istiyorum...
kotu bir niyetim yok, sadece isaret fisegim yok...
KaMBuR olsa ne derdi?
ilk firsatta size benzer bir kurabiya yapip yakar...
sonra da dalginligina verir...

kime kizicaksin ki?
ya da siraya soktugun ve kizdigin insanlar bittigi zaman ne yapacaksin
zaman , evre kelimeleri sona erdigi zaman ne olacak?
ironiyi icinde tasiyor zaman kelimesi
kendisini aciklamaya calisan bir cumlede bu kadar cok tekerrur...

hic bir hise sahip olmamak en kotusuymus...
sinirli olmak istiyorum
ya da kirgin olmak istiyorum
boylece cesitli ogretiler sonucu sahip oldugum edinimleri gozden gecirip
ataga kalkabilirim ya da ice donebilirim
gunes misin mubarek ay cicegi olayim?
ama olan tek his "NuMB"

...the only one who could ever reach me was a son of a preacher man...

3 Ekim 2003

galiba artik saklamamam lazim ne dersin?
senden nefret ediyorum
bunu bana yasattigin icin
bir sonuca varsa da varmasa da yine de beddua ediyorum
hayatimda bir kere cok icten beddua etmistim
kendimden bile korkup geri almistim sonrasinda
simdi korkmuyorum
babanin sana yaptiklari ya da yapacagini soyledigi seyler az bile kaliyor su an
bu hissi tadabilsen keske
ya da bunun bes on katini tadabilsen
o kadar mutluyum ki hayatimdan cikip gitmis olmana
rahatladim, bir kere olsun icimi rahat ettirebildin
bunu giderek yaptin ama olsun yaptin
bu suphe beni degil seni kemirsin
hani betin benzin atmisti ya bi kere bunu duyunca
betin benzin atsin , oyle kal...

...

2 Ekim 2003

haber alma kavramini cok uzun zaman once geride birakmistim
hayatimda ilk kez bir mekan kapatildiginda kendi capimda sevinim
butun anilarimi orda birakmistim...
mekan tekrar aciliyormus
bana mi sordular kapatirken de acarken sorsunlar
oraya gidilir mi ki artik
oraya gidilir mi ki simdi
hersey yerli yerinde olmasa bari.
kendi dunyamda hersey basarili
bu dunyanin disina cikinca sapitan bir ben var
cunku hala hatirlayabilen bi ben var

"benden dokuldugu zaman kan
baslamali sende mevsim-i hazan"

tabi ki yok boyle bir siir
tabi ki yoksun sen
hic olmadigin gibi hic olmayacagin gibi blah blah demiyorum
sadece yoksun iste
varlikla yokluk gibi diyorum ama
sehirlerarasi telefon konusmalarim vardi benim iki sene once
yerini uluslararasi telefon konusmalarina birakinca cok ozler olmustum
simdi rol calmaya yeltenmiyorsun bile
yeltenme zaten
ben de uzun uzun cumledeki "bile"nin anlamsizligina bakayim
agiz dolusu gulmenin yerini agiz dolusu kufur aldi

"benden dokuldugu zaman kan
baslamali sende mevsim-i hazan"

cunku son kez beynimin kivrimlarini beceriyor olucaksin
sonrasi mi?
sen hic sonrasini dusunmedin ki
simdi neden merak ediyorsun
ya da etmiyorsun ben sadece paragrafi uzatiyorum
"hadi" diyorum kendi kendime
bekle ve dusun...
sabret...

hersey sen anlama diye... anlayamamana o kadar seviniyorum ki...

1 Ekim 2003

sometimes it's like someone took a knife baby
edgy and dull and cut a six-inch valley
through the middle of my soul
at night i wake up with the sheets soaking wet
and a freight train running through the
middle of my head...


im in the basement
you're in the sky
im in the basement baby
drop on by ...