30 Kasım 2003

sen sanki onemli bisi soyliceksin de soylemiyorsun?

ben sanki onemli bisi soylicem de... nerde benim heyecanim ya.
hirpaladim kendimi...
eski camlar bardak olurken eski tikkyler de punkcu oluyormus
ben bugun bunu gordum
hayat ne kadar garip taksiler martilar filan.
noolur buyuk bir yanligiya dusuyor olayim...
eve girer girmez acik televizyonun karsisina oturup bakakalinca
selcuk erdemin bu kopek bize bisi anlatmaya calisiyor karikaturu
pek komik olmuyor...
odanin girisine bi dream catcher asmak mi mantikli
yoksa uyumayip ruya gormemek mi?

while my heart is a shield and i won't let it down
while i am so afraid to fail so i won't even try
well how can i say i'm alive


ekrana bakarken mavi ekran vermek de bi cozum olabilir
...
ozlemek. coook ozlemek.
kulagimda bu melodiyle bagira cagira dansettigim zamanlar...
dun gibi. oysa o kadar insan gecmis ki ustunden
o kadar zaman gecmis ki
bu cdleri gordugum insan bile gecmis gitmis
koku ve melodinin hafiza uzerindeki etkisi bunyede tahribat yaratirken...

beni ucuncu kisi yerine koyan ucuncu kisilere gecenin tesekkurunu yollamak istiyorum...
marti - taksi - silecek uclemesiyle gecenin ucu gibi bir saatte
uyuyan muhtelif insanlari uyandiracak desibelden
bir kahkahaya neden olmuslardir kendileri.
hos kendileri su anda checking their behaviour ama olsun...

cok bi korkmak.
kararlardan orulu bir kazagi uzerine gecirip
dukkandan kosarak cikmak
cikmak da tam eve girerken kazagin buyuk oldugunu sanmak
eve gelip kirk kere sormak "olmus mu? olmus mu?" diye
sadece kendi kendine...

kisilmak, kistirilmak.. her satirin aciklamasini hali hazirda tutmak.
bir kapiyi acik birakmak hissi vermek
uzun sure konusulmayan EgoMyLeGo yine kominikasyon dalinda oscarlari toplarken
"o kapi hic kapanmayacak sanirsam" derken back vokalde alt benligim
"beni bilmez misin, dengesizligi sevmez misin?" kelime oyunlariyla benligimi tavlamaya calisiyordu.
eh hayat bu herkesin bir gecmisi varsa
herkesin gecmisinde cenesini tutmayi bilmeyen birisi vardir...
hayat boyle devam eder giderken milattan bu yana degismeyen bir sey vardir ki
o da hic bir iliskinin konusarak kurtarilamayacagidir...

"ben demistim" kalibindan nefret eden bunyeler icin son moda kaliplar kesfedilmedi
edilmedigi icin hala ayni karin agrisi ve dugumlenmeler olusuyor...
bir geceye 11 kilit sigdirabilen yuruyen midelere kac dugum sigdirir bilinmez.
gun isigi goren sozler mi kotudur yoksa dile dokulmeyen sozler mi korkutucudur
kiyas hatasi yapmanin verdigi haz...

28 Kasım 2003

well i guess what you say is true / i can never be the right kind of girl for you / i can never be your woman zamanlari... eski ama daha basit zamanlar, fiilerin basit zamanli oldugu zamanlar. kullandikca anlamini yitiren zaman kelimesi...
sonrasinda gelen garip zamanlar; he's everything you want / he's everything you need / he's everything inside of you / that you wish you could be / he says all the right things / at exactly the right time / but he means nothing to you / and you don't know why aklin ilk karismaya baslamasi ve buhranlar belki de ama hala ayni karisikliklar. sadece dozaj farki...
her evreyi son evre sanarak gelmek ve soze baslamak; I miss you / But I haven't met you yet / So special / But it hasn't happened yet oylece oturma zamanlarini sevmek. olmayani ozleme evresinden gecen her hatun gibi o evreden gecmek ve yine oylece oturmak.
bilenin / bilmeyenin sormasiyla da yine son sanilan evrenin melodisini aramak...

everytime we do this i fall for her...
akil cok sey barindirirsa tukurme eylemi gerceklesirken cogu salya saga sola sacilir...
cok guzel yerler gormek ve aklin orda kalmasi
charles koprusu uzerindeki asiklara sadece bakakalmak...
anlatilasi cok ama yazasi az olmak.
gelmezden once donmek.
karar vermek ama karari hemen uygulamazsa bilmek ki donmek.
gelmezden once donmek...

uzun mesafelerin bunyeye zarar yapmasi
"keske burda olsaydi" cumlelerinin kalabalik olmasi...
aklin basina gelmesi ya da akli toparlamak
ya da akilla ilgili bir seyler yapmak...

"ama kendini korumak icin aklini surekli calistiran benim gibi birinin mantigiyla degil, mantiksizligiyla anlasilir bir sey olmali ask." O.P.

22 Kasım 2003

hadi bak tamam bu sefer hic bi edebi akimin etkisinde kalmayarak tukurucem;
gidiyorum ve yokum bi sure.
kafkanin evinin fotograflariyla donmeyi umuyorum.
yaani serap...
neyse kelimesini sevmek baska bu kadar dile pelesenk etmek baska
sormuslar "digergam" kelimesinin neden gunluk hayatta cok fazla kullanilmadigini
sonra da kendileri cevap vermisler
karsilgi olsa bile bu kelimenin gunluk hayatta vucut bulmuyor
zaten bulsa,esittir,hayat bayram olsa...

sokaklarda, sokak ayrimi gozetmeden sarki soylemek icin kullandigim repertuarima
yeni birisini daha ekledim ve i needed you more when we wanted us less cumlecigi
dile dolanirken aptallikla karisik ayaklar da birbirine dolanabiliyor

yasam alanim daraldi daralali dagilmayi bile sevmez oldum
neyi nereye tukurdugum hatirlamadigim icin kirk tane pencerenin ayazinda kalir oldum
komik oldum bi o kadar da... if i saw you in a movie things will still be the same denir mi?
denir, denir... kasinana neler denir...

gunumuzdeki gibi dev plazalarim olmayabilir ama sahaf dukkanim olacak benim
en tozlusundan...

21 Kasım 2003


hic gergin olur muyum...
literal insandan literal kaltaga gecis yaparken
swift kelimesine ihtiyac duyar miydim bilmiyorum

agriyan bir boyun ve dayanilan bir kol varken
bir insan daha ne ister cumlesi aklima teget geciyordu
silgi parcacigi sandigin altina kactigi sirada
radyo "i need a man" sarkisini calabilirdi
ben ise "i need a man to find my erasar" diyordum...

anywhere... anytime...
taxi driver?

NoT: erasar diyorum ama biliyorum ki eraser. f klavyeyi seviyorum ama aksan yapmiyorum.

19 Kasım 2003

the cure
kahve
maca vale
kapattik kardesim hadi baska yere
paretonun yaklasimina gore birisinin cok kazanmasi icin digerinin az kazanmasi lazim...
yapadabilirim aslinda
kelimeyi yanlis yazaraktan...
hemen telefona sarilip da anlatabilirim
ya da bi iki gun bekleyebilirim...
cok mutlu olmak ve bir o kadar da mutsuz olmak
bir geceyi paylasirsa
gece uyku vakti geldigi zaman
aslinda gelmedigini farkedersin
kivranmak kelimesi.

kisiler hakkinda cikarim yapmak
saga sola satasilmadigi surece basarili olabilir
"su kalsin su gitsin"cilik oynamak sadece
bazen zevkli.
agriyorum ama bu kirginliktan degil...
actim bekliyorum...
ama yapamiyorum.

17 Kasım 2003

bak yine gulumsuyorum
kurek kemiklerimi birbirine degdirmeye calisirken
saclarim taraf tutmaktan vazgecmisti
sonunu bilmeye calistigim dialoglari
kiviramayinca...
yastik muhabbetlerine dondu
yorgan.
sonrasi malum, kocaman acilmis gozler.
iyilik yaparaktan,
mahallenin girisine anitimi dikmeye karar veren
mahallemin esnafina hayir diyecek halim yoktu
sokagin tam orta yerinde bile sesimi yukseltebildigim
nadir yerlerden birinden neyi sakinabilirim ki...
hinzir bi gulumseme var yuzumde.
i'm not feeling alright today
i'm not feeling that great

tumcelerini sadece cake soylerse eglenceli olabiliyor...

bugun hava nasil olacak? dun gibi mi?
dedigim zaman peki ben nasil olucam ki...
dunku gibi mi?

16 Kasım 2003

"kolundan tuttugumda bana verdigin tepkiyi hatirla
"canimi acitiyorsun"
hayatta da boyle
ne kadar kolundan tutmak istesemde senin canin aciyor."


ne yapmistim ben,
ben birisini ne kadar yaralamistim da
bana bunlari soylemisti
ben...
neler soyletmistim
hic bir gozun kendinden kaciramayacagi...
what does not kill me makes me stronger derken ben
neden dedirtir olmustum...
uzgunum ama neye yarar ki?
of...
ihlal ediyorum hem seni hem kendimi
hem de dilbilgisi kurallarini…
butun paragrafa “ayrica” ile baslayip
“uzgunum ama ben gittim” demek istiyorum…

butun konusmalarin edebi metinler dersine donmesi…
this is not a game
this is not a grave to make
this is not an experient point to gain

goze kacan somut cisimler sivi akisina neden oluyorsa,
kabul gorebilir
ama ruha kacan soyut cisimler yanaklari yakarsa
teknik mola almanin zamani gelmistir

hayatlara girme mevsimi olmadigi gibi
hayatlardan cikis vermeyen burokrasiyle ugrasma
zamani da degildi

“Her seyi bildigin bir seye benzeterek yasardin…
yasiyormusuz…” demis ya levent yilmaz
ben edebi metinler kitabinin birinin pembe
birinin yesil oldugunu hatirliyorum o sirada
bos bos…

hemen arkasindan kontrol ettigim vucudumun
hic bir yerinde kesik ya da curuk yok
ama her zamanki gibi bir yaz vakti dusuyor aklima
allak bullak oluyorum

tam su anda yeterli teknik molayi verdigime inanarak
geri donuyorum ama hala beynimin kivrimlarinin
salinim hizini minimumuda tutuyorum
durdugun basamaktan bir yukari ya da bir asagi inmek
suyu ayni olcude bulandiracak
cunku asagida mi yoksa yukarida mi oldugumu bilmiyorum

soyle bir silkelensem
kendi dengemle beraber hangi dengeleri bozabilirim
onu da bilmiyorum..
ya da bozabilir miyim?
hatirlamiyorum ve bu yuzden temize cekemiyorum.

a design for wife kelime oyunlarina gulebilitemi
yanaklar yandigindan beri kaybettim.

gozun gormedigi zamanlar mi daha basarilidir
yoksa
beynin kendini uykuya aldigi
ama organizmanin hala calistigi zamanlar mi?
“annem herkesin bir sorgucu oldugunu soylerdi”
o sirada sorgucun heybeti gozumu aldigi icin
seni tam olarak duyamamistim…

sorgucum olmayi hak edecek biri olduguna inanmiyorum
eger ki bu konuda az bile olsa inancim olsaydi
insanliktan bu kadar tiksinmezdim…
14:21 idi bunlarin dokumu bittiginde…

sonrasinda merak edilen
ben kendimi buharlarin icinde kaybederken
butun bunlar da mekanik devinimlerde eriyecek miydi?

milan kundera yazmisti
yazdigi bi ton guzelligin icinden cikmisti bu da
kavga sirasinda aklina takilan gurur degildi
kirilan disleriydi cunku discisi onu uyarmisti
eger bir daha kirilirsa hayati boyunca duzelemeyecegini

kapiyi cekip ciktigin zaman
cuzdanin kimligin anahtarin
her seyin ama her seyin icerde kaliyor
bu sadece bir film hilesi...

belki uzerine alinman icin yapiyorum
belki de hic farkinda olmaman icin yapiyorum
i spy...
cok okumak ya da cok bilmek degil
sadece uc bes tahmin yapmak gibi
bildigini ve merak ettigini bilmek gibi
sanki tamamen diger ucta sirti donuk duruyormusun gibi
ama aslinda daha dun seker istemeye gelmen gibi.
cok gec gelecegini tahmin ediyordum ama cok uzun surmedi...

insan korktugu seyle cok dalga gecermis
ali nesin matematik ve korku kitabinda bisi anlatmisti
kadinin biri barda otururken adamin biri gelip tanismis
muhabbet acilmis acilmis acilmis
bi ara adam kadina ne is yaparsin diye sorunca
kadin matematikciyim demis
adam da gayet sig bi sekilde
"peki yemek yapabilir misin?" demis...
kizim gelinim sivri sinek ve saz heyeti gibi bir sey...

yazilanin basarili oldugunu bilip icten ice bununla dalga gecmek
en sonunda bunu eyleme dokmek
dokerken bile kilcal damarlarla senkronize bir sekilde bunu soze dokmek...
kendini her zaman kapali tutmak
cunku her seye bir kilif aramak

bir yerlerden illa bir sey calmak gerekiyorsa
felekten calinmaliydi belki de
ya da anlam kaymasi yaratip
yeni nesil genc olunmali ve butun sozcuklerin icerigiyle oynamaliydi

sabahin korunda sean connery ya da john cusack ile bulandirdigim beyinler
butun suskunluklarini korurkene
bes alti saat once yaninda oturan bunyenin kendini tutamamasi
alinan kararlara eklenen feslegen gibi mi olmali
yoksa pazarlama teknikleri dersini dorduncu donemde coktan
almis oldugum icin mi cevap hanem her zaman arti bir olmali
yedinci donemde olmak ugur getirmeli mi?

dinlenilenler hem kizdirmali hem guldurmeli
anlam kelimesini kaybetmeli
sonra da cok sasirmali
bir suru duyguyu barindirtabildigi icin (barindirtmak)
tesekkur mu etmeli
yoksa dengesiz oldugumu soyleyip
buna bir paralellik cizen bunyelere mi dort yaprakli yonca vermeli.

bilmemeli hic bir seyi
ve hatirlamamali
hic bir dans figurunu
ve vermemeli hic bir cevabi
cunku cevabi olmamali...

"zaten yorgundum
neden bir daha yordunuz beni
bakin cumlelerimi bile toparlayamadim"

iste bunun icin kizabilmeli ve hatta boynumda duran o damari bile
sisirecek sekilde bagirabilmeli...
daha bir suru seyi yapabilmeli...
bunun icin kendine guvenmeli...
anlik geri adimlar kendini tekrar etmemeli ki
kendini cizginin basinda bulmamali.

hala kizgin olmanin izlerini tasiyorum
1946 devaluasyonuna bakan gozlerim
oraya bakmadigini farkedince;
deviriyorlar kendilerini histerik bir edayla
muhatap olma durumu bir kez daha beni asiyor
anlam kaygisi kadar gudemedigim imaj kaygisi
beni yari yolda birakirken
ben hala kiziyordum
ama sadece kendime
bu tarz seylere maruz kalmaktan
dolayi
maruz birakana olamayan sinirim ise
kendime kizarak vucut buluyordu
nasilsa ben yemi yutmustum
dusuncelerim sirkule olsa bile
yazdiklarin kisir bir dongude
neden susuyorsun sorusunu sorani ise
eline bir markor verip hard copy ile basbasa birakiyorum...

15 Kasım 2003

kendimi bu seferligine basliklara bolup anlatmak istiyorum
zihnimi demlemeye calistim ama basarili olamadim cunku
geri adim konusundaki basarimi "delete" tusuyla kanitlarken
oda bos oldugu icin kimsenin alkis tutamamasi uzdu beni
tek fazlam yerden fiskirdigina inandigim cucelerdi.
“Arkadas” dedim, olmaaz asigim! Diye diretti.

“Sevgilim” dedik, sakin beni o
iskemleye oturtma dedi.

“Karim ol” dedim, sen beni ne saniyorsun
ki dedi.

“Kadinim” dedim, ben senin
dostunum diye itiraz etti.

“Dost olalim o zaman” dedim,
basladi ‘ASK’ demeye.

“Askim” dedim,
onarilmaya muhtacim
dedi.

Haddimizi bildik aramadik, neden aranmiyorum
diye hayiflandi.

“Tanricam” dedim, bu da ne demek oluyor
simdi diye tepki verdi.

“Onaralim bebegim” dedik, haddini bil diye tisladi.

“Canim” dedim, sensiz cansizim dedi.

“Yaslan yamacimiza” dedik, bedeli var dedi.

“Odeyelim” dedik, sen de kim
oluyorsun diye asagiladi.

“Peki ben neyim ki senin icin” dedik, zor birisin dedi.

“Cat kapi gel o zaman” dedim, o hic
belli olmaz dedi.

Nasil olacak bu is dedim,ne isi diye sordu.

“Yasami bana tekrar sevdirdin” dedim, beni hayatindan cikart! Buyurdu

“Hop hoop” dedik, sana oyle iyi bakacagim ki dedi.

“Yahu illa ki bi sifatin olmali” dedim, SIFATSIZIM demez mi!

Derken: Kendimi mecburi
hizmetteki damat, onu da
tevekkule bekleyen gelin
sanmisim…

Saflik iste!

Erman Akyurek

14 Kasım 2003

leave you now
can't convince myself
that you're the one somehow
to free me from this smile
i call my loneliness
stuck inside this need to feel complete
now i've left you standing on your feet


acilan agizlar alinan nefesler ve sonrasinda
karisan hayatlar
karisilan insanlar
bu duzen, bizi duzen derken sahneden bir avuc insan
gulmesi dusmustu bize
simdi karisan hayatlar karisilan insanlar

sevilmeyen cesitli davranis formlarindan nasibini almak
nasibini aldiranlar utansin mi demek
her halikarda erdem adli tatliyi kendine saklamak gerek mi demek
cok uzulmek...
uzun zaman sonra metropol sehirlerin trafige kapali caddelerinde...
aglamaya calismak.
yine ayni sairi ozlemeke ve ayni dizeleri dilden dokmek
upuzun bir nefesi icinde tasir gibi gitmek
bir yolun bilinmedik bir yerinde durmak
ve olmadik yerinde oykunun
bitmek


zamani gelmek cok gulmek
cunku bunyenin kendi kendisine izin vermesine goz yummak
fotograf olmak, ince bir sizi olup akmak
yine gulmek sonrasinda...
basin olmayanindan aciklama yapmak
bununla bile eglenmek...
bir paragrafta kullanilabilecek "eglenme" fiillerine bakmak sakin sakin.

12 Kasım 2003

tek kelime istemiyorum senden
tek bir kelime
tek bir harf
bu kader degil
bu sensin
bastan asagi sen
tam senlik bir olaymis bu oyle dediler
ilgilenmiyorum
gitmen icin ne yapmam gerekiyor
fiziksel olarak degil
yok ol
toz ol
ilgilenmiyorum
sadece sinirleniyorum
bundan once de boyle olmustu
hayatima giriyorsunuz
sonra da cikiyorsunuz
sonrasi mi?
eylul degil iste...
arkanizdan boklarinizi temizliyorum
defolun artik ya...
akli basinda olan butun bunyelere inat
az biraz olan huzur arayisim icinde karar verme silsilesinin icine atiyorum kendimi...
sessiz...sessizce...
sonrasi malum. sonbahar... diyordu siirin birinde
ya da buna benzer bir sey.
sorgulamaniz var ya...
nefret ediyorum.
kadinlar degil ama kizlar...
nefret ediyorum.
huzur arayisimi sekteye ugratanlar...
nefret ediyorum.
verdigim iki uc karar varken dahasini isteyenler...
nefret ediyorum.
kararlarimin icine dustum ama hic bir yerim yara bere degil.
rahat birakin beni...

inanmadilar gidisime,
inat yapan bunye kalitimsal etkiler buraktigi zaman
nasilsa inanmadilar deyip kacisimi bile yarim birakip geldim...
aslan heykelcikleri yapmak istiyorum
kucuk kucuk...
bilmiyorlar.


11 Kasım 2003

...even if i fell in love with you i won't say a word just not to fall apart from you...

8 Kasım 2003

ben hep sana gelirim
beni anlasin diye tenin
birakirim kamassin yasamdan gozlerim
tenini avuclarim zaten severim
gelmesen de, sevmesen de beni...

tutsan ellerimden
gecmisi unutamam ki
opsem gozlerinden yaslari kurutamam ki
damagim cole donmus
sesim camura

oyuncagini geri ver, icimdeki cocuga.

hic kimse bilmez,
hic kimse sevmez
simdi sen de yoksun yanimda

yuzum gozum toz toprak,
yagmurlarin yikamaz
kalbim kabuk baglar
icim artik acimaz

kanserli kentlerin cigligindan
son trenle ayrildigimdan...

kanserli kentlerin cigliginden son trenle ayrildigimdan mi boyleyim
bunca senedir?

gidiyorum demedigim icin kizacak insanlar bana
varsin kizsinlar...

...
elimde nescafe kupasi oldugundan emin olabilim
ama degilim
o karenin icinde ben olmadigima eminim
sahip olunan tek makineye sahip oldugumu biliyorum
ruyamda gormus olmak istiyorum
anlamiyorum
irkildim
yine biri gecti sandim yanimdan
ruyamda gormus olmaliyim
olmayan bir kazakla olmayan bir kupa
hic bir karede olamaz ki zaten...
gimmi a break!

7 Kasım 2003

koku duygusuyla ilgili ciddi sorunlar yasadiktan sonra
keskin bi sekilde kokulara yenik dusmek
hosa giden bir sey degil.
boyaya bulanan yuzu gozu temizlemek icin
elimi attigim sey koku tasimak zorunda degildi
o koku bir ton ani tasimak zorunda degildi
beni de eskilere tasimak hic zorunda degildi

disimi sikip aldigim kokulari unutsam
ya da yadsisam - ki bu imkansiz-
isitsel hafizama yeniliyorum
olmamasi gereken seyler degil belki olanlar
esittir hatirlama eylemi
ama olmasa da olurdu dedirtiyor inatla.

kimin kimin bu kor gozler
bu varissiz yalan sozler
adini unutan sen misin?

icten yanmali motorlarin sessiz calismasi...
"bak kirmiyorum seni" diyerek gulumsemek
ve kosarak uzaklasmak belki de...
can't you come home?

herseyin aslinda mukemmel olmadigini gormek
buna sevinmemek ama anlam da verememek
etrafimda bi gaz ve toz bulutuyla dolasmiyor olmanin verdigi
sakinlik ve normallikle oturmak
sonra kalkmak sonra oturmaya calismak

11 bardak yikamak,
gulmek
sogagh deel lan! demek
tekrar tekrar

cok karisik olmak
kircilli sert soguklarin ustune oturup dunyayi kurtarmak
masanin altindan beni durten ellere inat
kelimeleri salivermek

son evreye gelmek
halisunasyon gormek
sagima ve soluma irkilerek bakmak
ve birinin orda oldugunu sanmak
iyice kayiplara karismak
of'lama kredilerinin hepsini legal saymak

kadinlik gururu dedigin sey nedir ki?

ve tabi ki kendime gulecek baska bir sey daha bulmam...
BuzdoLaBi...

6 Kasım 2003

dirseklerimi siralara zorunlu olarak dayama mevsimi basladigindan beri
yuz kaslarimin yer cekimine fazlasiyla yenilmesi dolayisiyla
sene basindan beri pek duzgun gormedim seni diyen insanlarin sayisi
cogalir oldu...
sonrasinda sanal bir sekilde sesimi solugumu yoklayan
ya da sessizce basini egip nefesimi dinleyen bunyeler bile
cok basirili bir sonuc elde edememistir bu durumdan

nasil olduguma dair sorulan butun sorulari cevaplamak bir kosede durursa
diger kosede de alkol bazli sivilar durmali galiba
calip cirpmak zamani geldi de geciyor

did i ever tell you that you shook me to the bone
when all you did was be yourself


canimin yanmasi gectigi zaman ben de hafiflemis bir sekilde
zussskiligime burunup gulmeye baslicam
cok hizli gecmeyecegine inandigim iki hafta sonrasinda
anlam tasimayan bir hafta geciricem
sonrasinda ise kendimi azad etmeyi dusunuyorum.

life is a loop / you're in...

5 Kasım 2003

it's been seven hours and fifteen days

her seyi cok fazla karistirip icinden cikilamayacak bir hale getirmisken
daha da coreklenen seylere karsi tek hissiyatim...
NuMB...
uzaktan bakma aparatimi evde unuttugum icin
bu kesmekesin icinde kayboluyorum.
-alo?
-seni birisi ariyacak
bazi gunler uyanmanin bir anlami olabiliyormus.
zaman her seyin hakimi olmasa da
kisa ve kolay cevaplar olsa.

4 Kasım 2003

i'm not in this movie
i'm not in this song.
never leave me paralyzed, love.
leave me hypnotized, love.

her sey olabilir hayatta ve ben her seyin disinda kalabilirim
kusebilirim hayata cok kolaylikla
uzun zamandir konusulan her seye ters dusebilirim
sessizce ölebilirim...
lutfen.
birisi sokakta olur...
birisi de konusamaz durumda olur...
sonra da sessizce bi genc kiz ölür...

3 Kasım 2003

anne ben balerin degilim ki
sacimi bu kadar siki toplamana gerek yok
uzulmuyor musun sen yapraklar dusunce
yerine yenisi de cikmiyor
ben burda eriyip gidiyorum
kimsenin yerini kimse doldurmuyor
gidisim gidis degil
durusum durus degil
okulu biraktigim zaman
bana kizacaginizi biliyorum
yasayamiyorum ben...
dreams are made winding through my head...

aklimda tek bisi var.
siyan bogazli bir kazak ve bi kot...
uzun bilekli kirmizi converse...
gitmek istiyorum hala...

it's a reason for me to get up in the morning
cumlesini o filmden calmayali cok uzun zaman oldu
kendime daha basarili bi motto aramayali da
sabahlar oldu ama o yataklardan kalkan bir turlu olmadi

i lock the door and lock my head
and dream of butterflies instead

yok ki bisi...
oyle bir kusmusum ki;
kalmadi bir sey.
cevir cevir ayni sey...

beni gotursen burdan... herhangi bir yere...

2 Kasım 2003

bisiler yapmak istiyorum
ama hepinizi bunun disinda tutmak istiyorum
cunku dillerinizi sakinmayacaginizi biliyorum
onemli bir sey olmadigi icin kayitlara gecmesine
bile gerek duymuyorum
kayiklari ust uste dizip butun gun onlari izlemek gibi
kimse ustune alinsin istemiyorum
hic tanimadigim ama bana cicek veren insani
bugun bir daha gormus olmak komik bir hal aldi
bana gore gayet mantikli bi aciklamasi varken
soze dokerken sacmaliyorum
ve simdi izninle sacmalama kredilerimi
icerde kullanmak istiyorum.
I'm gone...
tek basiniza ettiginiz kahvaltilarda
aciklama geregi duyulmamasindan kaynaklanarak
serbest cagrisim duzeyi gayet yuksek olur

zeytinin dusmesiyle yerde biraktigi leke...
eskisehire giderken trenin sarsilmasiyla dokulen kahve
kahve lekesinden cikan o kollar
uzun uzun kollar...
her kahve lekesi istisnasiz bir sekilde eskisehirken
bu zeytin lekesini neyle suclayacaktim...
o uzun uzun kollarini neyle silecektim...
masanin ustunde oyle biraktim kollariyla
olsun varsin insanlar onu leke sansin...

anlamsiz yarislarin bir kisminin hortlamasi dun ortaya cikti
hala anlamsiz dolanimlar yapiyorum ortalikta
kafami koyup rahatca uyumak varken
ne kadar cok varsa ortamda
o kadar zor oluyor benim icin
belki yasamasi
elim surcse de yazamasi desem
yazamamasi desem...
ben hic bir zaman siir yazmaya ozenmedim ki
o zaman nedir bu aptallik hissi
ayni potada erime istegine siddetle karsiyken
kim kirdi doktu icimi de ben anlamsizligima anlamsizlik kattim
neden uyarilir oldum
istenen disini yapamaz oldum....
neden aslinda cok ama cok sevdigimi soyleyemedim
neden aslinda ilk gordugum anda bile icimden bi kelebek ucurdugumu soylemedim

simdi hersey fislenmis ve numaralandirilmis
tiksindigim bi ahval ve serait icinde ilermeye calisiyorum
hem de hic bir nedenim olmadan
hayatin siradanligindan yakinan bir siradan olma cabam bile
boguyor beni...
hayat siradan da bana mi siradan.
bir durumdan yakinmak icin basladigim zaman
ama her zaman
yakinmamak icin baslayan birisi oluyor karsimda
herkesin hakki kendine diyorum
hakli mi diye sorduklarinda...
uc'mak istiyorum, uc'ta olmak istiyorum
sonra olasi butun halleri gozden gecirip
kendime soyle bol sutlu yatistirici bi kahve yapiyorum
eve dondugum zaman o sarabi acmak ve tek basima bitirmek istiyorum...
ama sonra tekar olasi/olmayasi/oldurmayasi/olduresi halleri dusunuyorum
vazgeciyorum
az geciyorum
artik buralardan az geciyorum
kendimden de vazgeciyorum

ama ne hayattan ne de herseyden vaz gecebiliyorum
oyle isteyince olmuyor
iki satir yazmakla ya da bir bunalim hirkasi giymekle cozulseydi bu isler
hepimiz rahat olurduk
bu soylemlerden de sikildim
yazilan,cizilen/yazdigim.cizdigim hic bir sey yeni degil
deri degistirme mevsimini kacirdigim icin mi bu kadar zayif kaldim
yoksa zaten olasi beceriksizlikler mi bas gosteriyor

"ben anladim ki bu konuda cok beceriksizim."
neydi ki bu simdi?
acik kartlardan bakarak hile yapmak mi?
olasi bi zafer cigligi icin on hazirlik mi?
susuyorum sana karsi...

hayallerimi gerceklestirebilmek icin kucuk hayaller kurali
discman ya da bir kac cd den fazla bir sey istemez oldum...
what does a hand with your hair in my dream?
demez oldum...
ne vazgecer oldum
ne der oldum
ne de susar oldum...

öldüm...



guldum sabah sabah...
CaM KiriGi:tatminsizsin sen de..
KudRa...:iyi de tatmin olmami saglayacak bisi yok ki
no need to move on...
doygun bunye devam etme istegiyle doluyken
yari doygun bunyeler hayati sorgulamaz
doymamis bunyelerse hayati anlamaz
anlam veremez...
"her sabah uyandigim bi pamuklu dolgu maddesi var en azindan"
mi demeliyim?
yoksa gece yatinca kivrandigim her seyi
herkese anlatmali miyim?
agacin saginda solunda uzun uzun dolandiktan sonra
o en tepedeki
benim asla erisemeyecegim daldaki
butun erikleri istedi bunyem.
anlamsiz islerle ugrasiyorum.
himfs.
aglayarak just shut up, shut up demesi aklimda
pLaY dEad
anlamsiz bir arzuyla yanip tutusmasi gibi
pLaY dEad
they might let you in but yourself wouldn't
pLaY dEad
or just the otherwise
pLaY dEad
i thought that you were wise but you were otherwise...
pLaY dEad
you had me at hello.
cilali tas devri...
pLaY dEad

egoma bu aksam bir yuruyus izni verdim...

hatirda kalacak kadar kisa bir zaman dilimi icinde
cicek alip verme eyleminden bahsederken
hic tanimadigim birisinden cicek almis olmanin verdigi
anlamsiz hazzi tasiyorum icimde
embriyo ozdeslestirmesiyle bile gulumseten...

beni cok uzdugunu hatirladim bugun
nasil yaptigina dair aslen
cok bi fikrim yok.
olmasi da gerekli mi bilmiyorum acikcasi.

uzun telefon konusmalari.
do not touch the computer!
press enter!
do not write!
...
..
.
about me!
it's ok to eat fish.
but not all the time.
huh?

1 Kasım 2003

aklimda aslen;
you said that i was naive,
and i thought that i was strong.
i thought, 'hey, i can leave, i can leave.'
oh, but now i know that i was wrong, 'cause i missed you.

varken kontrol edilen mailler sonrasi
taninmayan insanlarin fonunda chris martin onlara
where's my boy diye sorarsa
benim de icimden bagira bagira;
we can build our dungeons in the air
and sit and cry the blues

soylemek geliyor.
uzun bir sure daha kendi zindanlarimda yasamak
ne zamanki hafizami odunc veririm o zaman
hatirlanan hic bir sey beni rahatsiz etmez...
where is my boy sorusunun come in babe soylemiyle
harmanlandigi zamanlara dair cok bir sey kalmamis olsa da...

inanir misin?
sen, evet...
rahatladim ve hatta sinirlarimi cok zorlarsam sana kizgin bile olmayabilirim.