26 Şubat 2008

bir bardak ve biraz da kaynar su, iki şeker
- bırakmamış mıydın?
- bırakmıştım ama iştahım yok, bir işe yarar belki
ayaklarımın hizasında bir sandalye, bir tane de oturmam için
aklımda bir cümlecik "rüzgarı kendinden menkul bir uçurtma"
ilerisini göremediğim gibi ilerisini düşünmenin sıkıntısı
yarım saate yakın telefon konuşmaları, planlar, olasılıklar, varsayımlar
varsaymıyorum ki ben hiçbir şeyi
varım, sadece onu kabul ediyorum
ne zamandan beri suç oldu ayağımı bu incecik pikelere göre uzatmak
eskidenmiş o güzelim yorganlar, eskilerin ayakları da küçükmüş
"biraz önce uyurken seni koynuma aldım"
uzun zamandır severek yaptığım bir şey bu oysa
aklımın bu kadar karışmasını gerektirecek hiçbir şeyin olmaması gerekli değil mi?
ya da sadece daha basit bir cümle ile; keşke olmasa böyle
paragraflarca yazabilirim ya da satırlar dolusu ama çok yersiz
this uncertainty is taking me over
şimdi bir duraksamak ve belgelerime girmek
üç versiyonu olan bir dosyayı açmak, bakmak
6-6-8 futbol taktiği olmadığına göre yaşam taktiğim olsa gerek

23 Şubat 2008

her insanın evinde yalnız kalınca yapmaktan hoşlandığı şeyler vardır ya
hayatın durduğu anlar gibi mesela bir bardak kahve gibi, ama bailey's ile
ben de en çok buzdolabının önünde dikilip artık neredeyse ezberlediğim
bana yazılan o notları okumayı seviyorum, albüme bakmak gibi bazen...
bir de yalnızlığın o kör noktası var tabi,
dolmuşta yanına oturanın sıcaklığına alışmak gibi...

21 Şubat 2008

16 şubat gün ortası...

şehirlerarası sevişmelerdi seni aklıma düşüren
yanımda şehirlerarası insanlar varken...

17 Şubat 2008




ani olmalı her şey ki en güzeli de aniden olması, oluvermesi
bir anda bir filme harcadığım o iki saate cidden üzülmeliyim
ardından başka bir yakasında bu şehrin mahsur kalmalıyım
vazgeçmeliyim gideceğim yerden ve bir arkadaşımın evine doğru yollanmalıyım
ve yine ortada hiçbir sebep yokken bir anda aklıma gelmeli
onu da kolundan tutup bize götürmek, bizde toplamak insanları
bir sürü içkiyi karıştırmak ya da sebepsiz gülmekten çatlamak
gece bir olsa da üşenmemek kar topu oynamaya gitmek
geri dönüp sıcak su ısıtıp ıhlamur karanfil içmesi insanların
ve tabi sonra kaçınılmaz olarak gitmeleri
iyi geliyor insana arada bir iki gün tatil yapmak
ya da belki sadece iki gün tatili olduğunu bilmek
yarın iki tane filmimin olması beni hiç ilgilendirmiyor
iki cümlenin öznesi ben olsam da, bu özne çok başka düşlere dalacak...

14 Şubat 2008

aslına bakarsam bilerek bekledim saatin on ikiyi geçmesini
bekleyen de benim, aslına bakan da, demek ki bir sorun yok
bir gün yemek yedikten sonra dışarı çıktım
arkadaşımı arayıp bebeği için tebrik ettim
ardından gelen gün başka bir arkadaşımı aradım
babasını kaybettiği için "başın sağolsun" dedim
bugün hayat olağan seyrinde aktı ya da her ne olduysa
müdahelem dışında gelişti
27 ekimden bu yana ilk kez iki gün üst üste izin kullanacağım
hem de haftasonu olacak bu güzellik
biraz şaşırmadım dersem yalan olur
sanırım fazla şaşırdım ki gittim festivale bilet aldım
sanırım fazla şaşırdım...

11 Şubat 2008

kollarımı yukarı kaldırdım dirseğimdem büktüm ve gözlerimi kapattım
tişörtüm kısa geldi, üşüdüm ve kollarımı indirdim
başımı olabildiğince geriye attım ve tavana baktım sonra hızla başımı da indirdim
bunların hepsinin tek bir amacı vardı
sanırım tam iki gün olacak
yağmurun altında şemsiyemi açtığım için
insanlardan biraz uzak kaldığım bir gecenin yarısındaydım
önce adımlarımı sıklaştırdım, sonra aniden yavaşladım
televizyon açıktı, belki sendin belki değil
korktum duvar dibine yaklaşmaya
ki ben hem o duvarın hem de nice duvarların dibine çökmüştüm zamanında
aramızdaki duvar hariç, onun dibine çökemediğimden oldu her şey
ben diyeyim 30 santim sen de 40 santim
elimi uzatsam değerdi belki, elimi uzattım mı?
sanırsam uzatmadım...
mevsimi geldi...

7 Şubat 2008

ben aslında eğlenceli bir insanım
misal olmadık saatlerde uyumaya kalkarım
türkçenin gözünü seveyim zira ben bu eylemi hep yatarak yapıyorum
gecenin bir köründe çalan telefonumu başucumdan alıp
şarjının kablosunu bir elimde telefonu diğer elimde tutarım
konuşmam bitince de kör gözümle telefonu şarja geri takmaya çalışırım
tabi ki başarısız olurum ve sonunda pes ederim
şarjın ucunu görebilmek için de telefonun ışığını şarjın ucuna çeviririm
sonra da tekrar takmaya çalışırım
tam şu anda gülenlere benden bir vişne suyu
o da eski günlerin hatrına sevgili katherina...

6 Şubat 2008

beni arayan victor hugo'nun gözlerinin içine baksın
ciddiyim!

2 Şubat 2008

istanbulun kanatlarınızın mı altında yoksa
yüreğinizin kenarında mı olduğunun önemini yitirin
dipsiz kuyuların olmadığı şu yüzyılda
bulduğunuz ilk izbe sokağın köşesinde bırakın
ben bazen bütün kadıköyü görüyorum,
beşiktaşı bile hatta
ben bazen hayatımın uzun bir dönemini görüyorum
sonunu bile hatta