30 Ağustos 2008

have you heard about the war in france?
6000 reasons not to dance

şair burada fransa'dan bahsederken aslında fransız kalmaktan bahsediyor
yine de this is also a reason not to dance...

28 Ağustos 2008

sen kendi kendini tükettin
hem de tüm insanlık gibi yaptıklarınla değil yapmadıklarınla
o zaman sana yöneltilen bütün suçlamalar düşmeli değil mi?
(oysa ben sana hiçbir suçlama yöneltmemiştim)
ama öyle değil bu işler,
yapman gerekenler ile yapabilecek olmuş oldukların (geçmiş başka nası vurgulanır)
arasında bir ayrım vardı senin kaçırdığın
sen kendi kendini tükettin, yapmadıklarınla
hele ki bir telefon konuşması borcun var ki,
bütün alacak defterlerinden silindi
dün daat 19.53'te ben telefonu elime aldım
"yazı tura at" dedim, "yine kaybettim değil mi" diye sordum
nasıl ki istanbul'da kaybettiysem, izmir'de de kaybettim
alt tarafı bir yazı tura oyununu...
sonra o geriye kalan 50 kuruşu deniz attı
senin şehrinde senin 50 kuruşun alsancakta (sanırım) denize uçtu
hem de çok afilli bir şekilde
bir hafta sonra ben izmire geldiğimde de atabilirdim belki
ama aynı olmazdı, şehir senin, para da senin, hatta deniz bile senin...

26 Ağustos 2008

"sen gelemezsin denklem düşer"
ah kudra manda

"ben aşk olduğunu anlarım"
ah murat tek

25 Ağustos 2008

muhabbetini geçiren herkese;

"...
Zaten kırılmış bir kızsın şimdi dövülmüş bir av
Yanmış ırmaklar öneriyorsun toy bedenine
Kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor
Gözlerime baka baka ağlayıp aşk diyorsun
Bir tekkenin ortasına sirk treni devriliyor.
..."

ve

"...
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
..."

ah muhsin ünlü

24 Ağustos 2008

"our past belongs to us we can change it if we want, sure!"
neden her daim elimde kalem kağıtla film izlediğimi
ya da kitap okuduğumu bir daha hatırladım
önce filmi durdurdum, ardından da sakin bir şekilde not aldım
sen de aldın mı?
notu kastetmiştim.

23 Ağustos 2008



hayat bu ara çok sevdiğim bir şarkının orijinalini
bulamadığım için cover'ı ile yetinmek gibi...
ama hepimiz ne coverler gördük
hepimiz ne coverlar'a alıştık şu hayatta
değil mi...

18 Ağustos 2008

bi dakika, bi dakika. nasıl yani?

17 Ağustos 2008

"Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır.
İnsan evvel kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin,
bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır.
Vicdan azabı dedikleri şey ancak bir hafta sürer.
Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir."

Sabahttin Ali - Değirmen

ben insan değil miyim adaşım...

13 Ağustos 2008

"Aferim kızım, dedi. Böyle olmalı işte. Zamane diyorlar da beğenmiyorlar ya,
ben öyle düşünmüyorum. Şimdi genç olsaydım, erkeğimi kendim bulurdum.
Beni istemezse zorla istetirdim. Ne iyi oldu dünya şimdi, kızlar için ne iyi oldu" syf. 72

Zifaftan Önce
Melih Cevdet Anday
(Murat Tek takma adıyla)

1957'de yazmış bunu, bindokuzyüzelliyedi...

12 Ağustos 2008

"böyle pembe ile gül kurusu arasında bir rengi olan bir kravattı,
kumaşı çok güzeldi,
sonra ben gittiğimde de o da bana boynuma bağladığım şeylerden almıştı
ona aldığım kravatın birkaç ton koyusuydu
sanırım hayatta da o benden birkaç ton koyuydu"

adamın biri "sağlıklı bir yas dönemi için iyi bir defin töreni gerekli" demişti
şimdi olan bitense galip 'çıktığım' bütün savaşların suretlerinin bana dönmesi
iyi bir defin töreninden ziyade neredeyse havada uçarcasına
fırlatılmış kadavralardan oluyor hepsi
son dört yılda iki sırt hatırlıyorum, bana dönüp gitmiş olan
ve benim hiç sıkılmadan gidişini izlediğim
tek fark birisi tişörtlüydü birisi gömlekli, demek ki neymiş...
yoksa kim dolar eline diline tenine bunca geçmiş sevdayı
geçmiş derken de ne "-di"li, ne de "-miş"li geçmiş sevda
bildiğin boylu boyunca elinden teninden dilinden içinden geçmiş sevda

10 Ağustos 2008

"bir gün koşarken düşüp kafanı patlatacaksın"

kısmi harabeye dönmüş bir evde sadece temizlik yapılır
önce biraz yerler silinir, sonra halılar süpürülür
dolaplar yerleştirilir, bulaşıklar yıkanır
-hem elde hem de makinede-
oluşan ses yüzünden aklın dağılması için açılan radyo
hayal meyal duyulur
belki vakit yoktu / ama sen haklıydın
duyar duymaz yine ufak bir depar attım ufak mutfağımda
neyseki ustalar çarpabileceğim her şeyi kaldırmıştı
bu sefer ucuz kurtuldum
günaydın,
sırtımızı eşiğe dayayıp
boyumuzu kurşun kalemle işaretlediğimiz günlerin sonuydu
aerosmith'in nine lives albümü türkiye'de çıkmıştı
koşup almıştım, yazlıktaydım ve o zamanlar sadece kaset vardı
"for every love letter written, there's another one burnt" diyordu
peki açılmayan her telefon için ne vardı şu hayatta
alkol ikindisi dedikleri zaman dilimini gecelere yaydıktan sonra
insan kendi yatağında uyuyakaldığını hissettikten sonra
ne vardı şu hayatta?