30 Aralık 2008

okuduğum kitabın arka kapağında en alt satırda şöyle yazıyor:
"Düşleyin, düşleyin, düşleyin... Düş, var olan en gerçek şeydir."

düşleyin düşleyin,
mızrak niyetine elinizde tuttuğunuz tek şey düşleriniz zaten
okuduğum kitapta altını çizdiğim her satıra mızrak muamelesi yapıyorum
iyi ya da kötü bir şekilde
bazen öldürücü bazen de iyileştirice bir tavırla
altını çizdiğim cümleleri mızrak gibi saplıyorum insanlara
belki o yüzden ya 2001 ya da 2002'de tam hatırlamıyorum
devrim'in sayfasında bunları gördüğümde çok sevinmiştim
hâlâ da arada açar bakarım...

24 Aralık 2008

Ölülere yakılan ağıtlar ölmekle kaybettikleri umutlardır aslında.
Eli-paketli-adam artık bir ölüymüşçesine bir şeyler umma şansını yitirmişti.
Ve yerini eli-mektuplu-adama bırakmıştı.

John Berger
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü

korku da değil o zaman bu,
biçim değiştirmesi duyguların
evet kabul,
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
ama başka bir şey olacak...

22 Aralık 2008

aslında hepimiz birbirimizin hayatına misafirliğe geliyoruz
özene bezene giyinip, kapaklı vakumlu kaplara yemekleri dolduruyoruz
kolumuzun altına bir şişe kırmızı şarap sıkıştırıyoruz
eğer bahçeniz varsa, kırmızı beyaz kareli örtülere oturuyoruz
yeterince doyunca, yeterince içince ve söylenecek her şey bitince de
gidiyoruz...

21 Aralık 2008

bedenimi seninkinin yanından kaldırdığım zaman
ağırlığım senin yanında kalıyor
dünyada kapladığım yerin ağırlığı yatakta "ben" gibi bir iz bırakıyor
ağırlığımı sana bırakıyorum
hafiflemiş halimle odada yürüyorum
kırışmış çarşafa bakıyorsun
ellerini çarşafta oluşan irili ufaklı tepeciklerde gezdiriyorsun
sırtım ürperiyor
odadan çıkmadan dönüp sana bakıyorum
gülümsüyorsun...

16 Aralık 2008

Umutla beklenti arasında büyük bir fark var.
İlk başta süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek olduğunu... Yanılmışım.
Beklenti bedene ait, umutsa ruha... Fark bu.
İkisi birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her birinin hayali farklı.

Bir şey daha öğrendim, bir bedenin beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir; seninkini bekleyen bedenimin örneğin...

John Berger / A'dan X'e

9 Aralık 2008

yaklaşık beş dakikadır evin içinde dolaşıyorum
bir yandan da kendi kendime blog yazıyorum
evin içinde dolaşan blog
uzun zamandır dinlemek istediğim bir şarkıyı açtım
açar açmaz da uzaklaşıp evin içinde kayboldum
bu aralar bilinçaltım ya çok işliyor ya da çok dolu
mucizelerden vazgeçtim sürprizlere de razıyım
bugünün tek güzel yanı harika kelimeleri olan
bir adamla tanışmamdı sanırım

"Kuyruğu bu kadarcık hikayeyle düğümlenebilecek hayat bulursanız,
bana da getirin, yaşayayım." M.U.

zaten bu aralar varsa yoksa kitaplar...

7 Aralık 2008

"Önümüzde harika bir geçmiş mi var?"

Eduardo Galeano - Yürüyen Kelimeler

BAŞARILI ADAM ÜZERİNE PENCERE

Uzaklığı hesaplamadan aya bakmaz.
Çıkacak odunu hesaplamadan bir ağaca bakamaz.
Fiyatını hesaplamadan bir menüye bakamaz.
Avantajlarını hesaplamadan bir adama bakamaz.
Riski hesaplamadan bir kadına bakamaz.

Eduardo Galeano - Yürüyen Kelimeler

5 Aralık 2008

ben ne zaman hava kararmışken sokağa girsem
sarmaşıkları duvarın üzerinde oturmuş bir çocuk sanıyorum
ben ne zaman eve girsem önce üst sonra alt kilidi çeviriyorum
ben ne zaman ağlasam bir şiirin dizesi oluyorum
ben ne zaman çok olsam bir o kadar da az oluyorum
önce kitaplardaki cümlelerin altını çiziyorum
sonra şarkıları mırıldanıyorum
azalmamdaki nicelik için parmak hesabını yeğliyorum
bazen o parmakları dudaklarımda gezdiriyorum
bazen masada, bazen bardakta
ben ne zaman tedirgin olsam, tedirgin oluyorum
yaşanmamışlıkların pişmanlığını taşımaktansa
akla gelebilecek bütün yürek ağrılarını tercih ediyorum
yıllar önce çok arabesk bir şarkıda bir göl kenarında hüngür şakır ağlarken de
bu akşam trafiğe kısmen kapalı caddelerde hıçkıra hıçkıra ağlamamı
gülerek bastırırken de "kime ağlıyorsun" sorusuna verecek bir cevabım yok
çünkü ben iki saniye sonra gülmeye başlayınca bile
yaşanamamışlıkların pişmanlığına ağlıyorum
ben aslında birisinin değil ikisinin de dönmüş olmasına ağlıyorum
ve sırf bu yüzden herhangi bir şiirin dizesi oluyorum