23 Eylül 2009
bir kırmızı çekiç efsanesi vardır hani
bir sürü soru vardır
bir sürü de rakam
okursun, toplarsın, çarparsın, çıkarırsın
sonra aklından bir nesne tutarsın
eğer nadir rastlanan biri değilsen
kırmızı bir çekiç gelmiştir aklına
yaptığın onca işlemden, okuduğun onca satırdan sonra
bu durum da buna benziyor biraz
sonunda senin aklına hep kırmızı paltolu ben geleyim istiyorum
yani sanırım...
yaşadığın onca şeyden, biriktirdiğin onca anıdan sonra
kırmızı çekicin, kırmızı paltolu sevdiğin olmak istiyorum
ya da kelimenin tam anlamıyla; öyle kalmak istiyorum...
16 Eylül 2009
mesafe
böyle yazınca çok korkutucu oluyor
ben de şöyle yazmayı denedim
mes.a.fe
mes: ispanyolca ay demek, 30 gün, duruma göre 31 gün
a: ispanyolca birine ya da bir şeye doğru anlamında kullanılan yön belirteci
fe: ispanyolca inanç demek. sözlük meraklıları için ispanyolca olan bu kelimenin ingilizcedeki karşıkları şöyle çeşitlendirilebilir; belief, faith, conviction, hope, confession, light, inspiration, fidelity, caress, guarantee, formulation, creed, credence, confidence
benim sana uzanan yolumda daha aylar var
ama olsun bak hepsi sonunda sana çıkıyor
10 Eylül 2009
Hayatta insanı hep bir şeyler tetikler,
bazen yarısı iyi yarısı yerlerde sürünen bir konuşma
bazen eskaza okunan iki satır,
bazen de hayatın kendisi, kendi kendini gıdıklar...
İsa, çarmıhtayken "Baba beni neden terk ettin" demiş
inandığım, inanmak istediğim ya da belki kendimi inandırdığım şeylerin
ben ve beraberinde getirdiği "biz"in dışındaki şeylerle sarsılmasına
ve akabinde de benim emek vererek büyüttüğüm bunca şeyi sorgulamama
kendimi bunlara inandığım için "manasız" hissetmeme
sanırım hiçbir şey engel olamayacak
biraz dirayet lazım şu hayatta, biraz da dayanma gücü
benim uğruna savaş verdiğim şeylerin,
ki savaş vermek büyük bir tanım
ben hayatta hiçbir şey için savaş vermedim...
başka insanlar için çok da önemli ya da aynı değerde olmadığını biliyorum
birisinin çok kolay sırtını dönüp gidebileceği şeylere
tırnaklarımla tutunmaksa hangi sıfat altında inceleniyor bilmiyorum.
benim çok aklım karışıyor
benim çok içim karışıyor
bazen yarısı iyi yarısı yerlerde sürünen bir konuşma
bazen eskaza okunan iki satır,
bazen de hayatın kendisi, kendi kendini gıdıklar...
İsa, çarmıhtayken "Baba beni neden terk ettin" demiş
inandığım, inanmak istediğim ya da belki kendimi inandırdığım şeylerin
ben ve beraberinde getirdiği "biz"in dışındaki şeylerle sarsılmasına
ve akabinde de benim emek vererek büyüttüğüm bunca şeyi sorgulamama
kendimi bunlara inandığım için "manasız" hissetmeme
sanırım hiçbir şey engel olamayacak
biraz dirayet lazım şu hayatta, biraz da dayanma gücü
benim uğruna savaş verdiğim şeylerin,
ki savaş vermek büyük bir tanım
ben hayatta hiçbir şey için savaş vermedim...
başka insanlar için çok da önemli ya da aynı değerde olmadığını biliyorum
birisinin çok kolay sırtını dönüp gidebileceği şeylere
tırnaklarımla tutunmaksa hangi sıfat altında inceleniyor bilmiyorum.
benim çok aklım karışıyor
benim çok içim karışıyor
9 Eylül 2009
Ne ara durduk
Gözüm ne ara bahçedeki küçük ağaçlara takıldı bilmiyorum
Sen olsan sen de bilmezdin sanırım
Sonra yeşil yandı
Araba hareket etti
Bizimle beraber bütün arabalar hareket etti
Bu şehrin başka bir yerinde de başka arabalar hareket etti
Ben durdum
Ben yıllardır bu evde duruyorum
Siz, siz ve siz geliyorsunuz
Sonra da geçiyorsunuz
Bu gelişlerin ve dönüşlerin de
Size sağladığım güvenden kaynaklandığını söylüyorsunuz
Bugün İstanbul'da yağmur yağdı...
Gözüm ne ara bahçedeki küçük ağaçlara takıldı bilmiyorum
Sen olsan sen de bilmezdin sanırım
Sonra yeşil yandı
Araba hareket etti
Bizimle beraber bütün arabalar hareket etti
Bu şehrin başka bir yerinde de başka arabalar hareket etti
Ben durdum
Ben yıllardır bu evde duruyorum
Siz, siz ve siz geliyorsunuz
Sonra da geçiyorsunuz
Bu gelişlerin ve dönüşlerin de
Size sağladığım güvenden kaynaklandığını söylüyorsunuz
Bugün İstanbul'da yağmur yağdı...
4 Eylül 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)